Sekerat AşkŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Muhakkak ki her ölüm, ölüm değildir.
Ve hiç bir ölüm sebepsiz değildir Aşka dair olan mı zor insan ruhuna Ölüm orucundayken yaşam taklidi yapmak Neydi yaşam, ölüm arasındaki fark Aşkın kıplegâhında ölümcül yaşamak mıydı ki Güneş doğacak/ken kimsesizliğe Gözden akıyor yaşlar ağrı içinde Yaralarıma damlıyor tuzlu suyu Ruhumdan hüzün incileri dökülür Susulmuş açelya çiçekleri fecrine Sana gelmek tel örgülü duvarlar Sarılıyor parmak uçlarıma ağrılı Gelmek kolay s/anılır sevgili Güz yaprakları dökülür ayak ucuma Hayat çelmeli ömrün sabahlarına. Labirent güzergâhı sevda yolu Kaybolursam karanlık sokaklarda Düşer çocukluğum tahterevalliden Bak yara almış dizlerim şimdiden Sobelenmiş gözlerim yıkımlı duvarlara. Ah sevgili sevgim Taş değirmenlerde hayât eli öğütülür Sevmişlik hüzün yumruğu kalp duvarına Vurur tüm insaniyetimin gelmişliğine Gel gör ki el ayaklarım kötürüm maviye Cennet kapısında ruhum sekerat içinde. Olurya hayât bu Belki kesişir ellerimiz bir ezân vakti Sen yinede sev bahar rüzgârları Sevgi tomurcuğu ile sar doğacak yarını Bir kuşluk vakti gelirim yüreğin pervazına Asılırım yüzün keder-i çizgilerinden Çocuk yüreğimden öperim acılarını Sen yine bilme sevgili Gece kurşun yağdırır üstüme Vurulurum hasret kapısından Gizem |
gitme bu şehirden
Sarı boyalı kaldırımlarda ayak sesin yankılanır
rüzgar denizden eserken
kokunu getiriyor bana
sararmış bir yaprak düşer kurumuş çimlerin üzerine
Yüreğim kahrolur
gözyaşlarım yağmur olur
sular çimleri
sen gidersen..
Saygılar şiirlerin hüznü..