dökülemedik
mağrur bakışlarında gecenin
bitmedi ayla sevişmesi güneş’in ×××××××××××××××× yine yumdu gözlerini aşk görmeyi unuturcasına bizi hercai iklimler gibi saldı üzerimize en zemheri ayrılık mevsimini tan kızılı şafaklarda şakıyan kırlangıçlar bile göç etti biz yine aşka sırtımız dönük güne dargın gece gibiyiz hazan sarısını giyinmiş aşk gülümsemelere asi sevenlere düşman bakıyor gözleri göklerde çimlenmiş şimdi bir zamanlar içinde uyuduğum gözlerin delip geçiyor yüreğimi gözlerindeki serzenişlerin aşk bir rüzgarın yelelerine tutunup ufuklarda kaybolup gitti yine kahırlı acılara aymaz gecelere ram etti bizi menşei acı olan kızıl bir sonbaharın ardında sürükleniyoruz şimdi ne sen dur diyorsun ne de ben biz ayrılık ateşine iki bağımlı keşmekeş ruhlarımızla aşkı küstüren iki ahmak gibi dövünüyoruz şimdi biz iki ayrı koldan akan deli çağlayanlarız çağladıkça birbirine karışan ırmaklarız bizi bekleyen o aşkın denizi’ne bir türlü dökülemedik Hülya Çelik |