ACILAR ZAP SUYUNDA
Davarın önünde bir küçük çoban,
Meşeler çırpılmış kim bunları soyan, Gün batımı yanık bir ses gelir, Kuşlar uçmaz davar insafa gelir, Küçük çobandan yakıcı bir seda yükselir; Bu ellerin yaman olur dağı bayırı, Karı bol olur yakar kanı boranı, Dağlar meşe gönül şaşar bu işe, Çoban diye bir küçük çocuk dağlara meze, Zap suyu geçit vermez gidemez şehre; Sorsan bilmez ne var başka yerde, Acılar yuva kurup tünemiş yüreğine, Küçük yaşta hayat çizgisi çekilmiş önüne, Dağları mesken bilmiş davarına kendine, Zemheride acılar ve dumanlar çökmüş üzerine; Doyumsuz bir sevdayla üfler kavalına meyine; Ne hayaller kuracak ortamın çocuğu değil, En büyük hayali dağı davarı ve yanık çalan kavalı, Doğumda hasret kaldığı anasına ağlar kavalı, Göz yaşları sel olur zap suyuna sığmaz acıları, Davarı bırakıp dalar uzaklara görmemiş ana kucağı; Bir garip küçük çoban ki Allah’a ayan acıları, Ana hasretiyle yanan bağrını soğutmuş davarları, Zap suyundan öte çobanlık bir aşk masalı! Erol KEKEÇ/16.06.2021/23.04 |