Günde Üç Dört Vakit
Ben düşmüş şafakta söz veren göz kapaklarım
Aramızdan çekilirken rüsvay olur Tırmanırım kuşkonmazın dalındaki yuvana Hicret etmiş sıcaklığın İmkansızı özlerim işte Kaysı sarısı öğlenin güneşi Kamçısını sırtıma dik vururken Acı çeken yaşlı sevdamın Yastık altındaki ölümlük dirimliğinin Mendilini çözerim Değeri artan çeyrek bakışına dokunur kurak ellerim Tepeden tırnağa damlar sağanak duygularım Sırılsıklam özlerim işte Vişne çürüğü İkindiler Ezan çiçeklerini açtırırken Tavşan uykusundaki hayalini dürter Aynaları kıran eflatun hüznün şıngırtısı Dik atılası özlerim işte Kara erik gibi daldan düşen gecelere Ay ışığı gülerken Zihnimdeki masadan elime alırım tunçlaşmış yüzünü Ela gözlerine bakarken düşerim gamzenin uçurumuna Günde üç dört vakit Böyle çeşit çeşit Üç nokta yan yana Ölesiye özlerim işte |