Ela Gözlü İstanbul
Pabucu yırtık menekşelerim
Açmak için Rumeli hisarında sancılanırken Camekanın içindeki Elma şekeri güzelliğine gözüm düşerdi İnce tülden gülüşünü beklerken Surları çekerdin pencerene Şahi bakışlarla ipek sevgiler fırlatarak Gönlünü fethetmek isterken Hicran yüklü kavgalarım Top kapından içeri sızardı Aşiyanda martılar simit telaşındayken Boğazında moraran erguvanlara Öpücük atardı muhacir kırlangıçlarım Yedi tependeki saçlarını rüzgarım tararken Yüzünde ki sümbüllere papatyalara Matarasıyla su serperdi duygularım Çamlıca da bir mimozanın salasını duysam Bozulurdu gözyaşı orucum Düşerdi damla damla bir örümcek ağına Yeniçeri başkaldırışları mı Ulufe dağıtan utangaçlığın bastırırken Lale devri hayallerimi Patrona Halil nazların bitirirdi Niye öfkelendiyse felek, kopardı Yollarımızın kopçasını Gençliğimin yürek duvarında kaldı Soğuk damga dağlama resmin Şimdi Gebze’de Beli bükülmüş vazolarda açmayı bekliyor Körpe umutlarım Fatihin olamasamda Şairin oldum Ben seni mısra mısra sevdim Şiirimin başkenti hep sen oldun Ela gözlü İstanbul |