Gülüşü Felakete Uğrayan Çocuk
Kanım donuyor/Başka ülkelerin güneşi
Bizim oraların güneşi gibi ısıtmıyor beni… Savaş haberlerini veriyor ajanslar; Tanklar, toplar, bombalar…/ havada kurşun, havada insan sesi Kırılan kemik, kırılan düş, kırılan insan... Yanan ten, yanan yürek Yüzümüze gözümüze bulaşan kan Kanımıza bulaşan petrol… Mülteci bir çocuğun seyir defterine yazdığı Koskocaman harflerle; “CAN ÇEKİŞEN İNSANLIĞIMıZ” Kaçanlar, göçenler, konanlar Yüzümüze, gözümüze çarpan insan iskeletleri Tankın dişlerinde çırpınan kuşların kanat sesleri Yakılıp yıkılan evler… Düşler… İnsanın gözünü kamaştıran duyarsız körlük Bağır çağır yankılanan acımasız sessizlik… Yaralı ve yarınsız bir çocuğun yüzüne benziyor yüzüm Damlara sarkan yıldızlı gecelerinden gökyüzünün Sabahın kör gözüne çarpan güneşinden Ana kucağı, yar sıcağı yurdundan Dağlarından Dünyaya kök saldığı toprağı Çiçeğe gönül veren dalından, budağından Ve yeşilinden ağacın Narin bir dal gibi kopartılan Sığındığı el toprağından -ayrık otu gibi-bir kenara atılan Ölüsü denizlerden kıyıya vuran Derme çatma kamplar ve insan suretleriyle Yurdundan göç edenlerin haberini veriyor ajanslar; Tel örgülerin ardından bakıyor Köklerinden sökülen bir ağaç gibi Ölüme devrilen bir annenin kucağından bir çocuk… Gölgesiz… Kimsesiz Kendine göç eden yetim bir çocuğun yüzüne benziyor yüzüm Bir deri bir kemik Simsiyah açlık haberlerini veriyor ajanslar; Sinekler tarafından işgale uğrayan yüzler Dünya kadar yokluk… Yoksulluk Uçsuz bucaksız açlık… Açlık… Açlık… Kurumuş… Karanlık… Dipsiz… Kör kuyu gibi bakan iki siyah göz Boş çorba tasları Ve fırsatçı leş kuşlarının -arsızca- başına üşüştüğü Ölgün çocuk görüntüleri… Gülüşü felakete uğramış Kara derili aç bir çocuğun yüzüne benziyor yüzüm Yazgısı rüzgârlara emanet Yangın haberlerini veriyor ajanslar; Ağaca dönüşüyor gövdem Ellerim dallara, yapraklara… Faili meçhul bir kibrit çöpüyle Tutuşturup yakıyorlar beni Kızıl kıyamet çığlıklar kopuyor boğazımda Ciğerlerim duman… Ciğerlerim alev… Ateş tükürüyorum öksürerek; Sevgilimin uzattığı işlemeli mendile… -Yüreğimin yangınları düşmüyor ajanslara- Gülüşü yüzünde donup kalan Yaşlı bir çocuğun yüzüne benziyor yüzüm Dokuz nokta beş… Deprem haberlerini veriyor ajanslar; Yerle bir oluyorum Derin bir gürültünün Ağır bir yıkıntının altında kalıyor bedenim Koyu bir sessizlik Ve soluksuz bir karanlık çöküyor üstüme… “beni duyuyorsan ses ver” diyen sesini duyar gibiyim Demek ölmedim… Ses veriyorum sesine: “Yangınlar, depremler, göçler, açlık… Ve bitmeyen bir savaş ortasında Bir umut Bir düş Ve muhteşem bir aşkla Hayata yeniden tutunabilir insan…” Güle oynaya, yüzünü güneşe dönüp Avuçlarına yağmur dolduran çocukların yüzüne benziyor yüzüm. Eylül-Ekim 2017 |
Ramazan Bayramınız Mübarek olsun
Selam ve dualar