Dünyanın En Güzel RengiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 22 Eylül 2001… kızım Helin sekiz yaşında, hayallerini kâğıda dökmeye, sayfalarca resim çizmeye ve boyamaya oldukça hevesli… Benim gibi renk körü bir babadan hiç değilse az da olsa resim çizmeyi beceriyor diye yardım alıyor… Birlikte renkli ve keyifli zamanlar geçiriyoruz…”hadi ağaç ve kuş çizelim… Hadi bulut çizelim… Hadi deniz çizelim… Hadi gemi, yelkenli, kayık çizelim… Hadi el ele oynayan çocukları çizelim…” aklına o an ne gelirse başımın etini yiyor…”hadi… Hadi…” diyerek.
İtiraf etmeliyim ki; bazı akşamlar bende karşı atağa geçerek “hadi uyuyalım Helin…” diye kızımın resim saldırılarından kurtulmak istediğim anları örgütlemeye çalışırdım. Akşamları uyumak için yatağına girdiğinde yanına uzanır ona masallar anlatırdım… Bazen masal kitaplarından bazen de yaşamın gerçeklerini masala dönüştürerek… Anlattıklarımı sonuna kadar dikkatle dinler, İnadına uyumazdı… Benim masallarımın bitmesini bekler ve “baba sana rüyamı anlatayım mı “ diye sözü benden alır rüyalarını, okuduğu ve dinlediği tüm masalları birbirine bağlar, birbirine harmanlar, masallara yeni olaylar ve kişiler ekler ve kafasında düşlediği her şeyi masal tadında uzun uzun anlatır, roller tersine döner ve kızım bana masallar anlatırken bende bi güzel uykuya dalar giderdim… Ben de yaşadığımız bu güzel anları anmak, unutmamak ve “beni masallarıyla bi güzel uyutan” kızıma teşekkür etmek için doğum gününde bu şiiri yazmış ve armağan etmiştim… Seviyorum seni yüreğimin şahanesi… Bir tanesi… “ …Gülüşü; masal ortasından fırlayan bir dev kadar büyük…” olan mini minnacık sevdiğim, sevdiceğim, biriciğim, kızım benim… İyi ki doğdun… Yaşamının en güzel ve en zor anlarında yüzünde biriktirdiğin gülüşün, yüreğinde yeşerttiğin sevgin her daim yolunu aydınlatan ışığın ve rehberin olsun… Baban…
Kızım Helin’e (2)
Dünyanın en güzel rengi; insan rengidir Kara ve Beyaz Ve Sarı Ve Kızılderili olmak Ve rengârenk insan tadında gülmek En çok çocukların yüzüne yakışır kızım Unutma… Gülüm, gül yüzlüm, kıvırcığım Göğsümün kafesinde çarpan yüreğim Dili isyan, bakışı isyan Ve gülüşü; masal ortasından fırlayan bir dev kadar büyük Mini minnacık sevdiğim, sevdiceğim Biriciğim, kızım benim… Evde, işte, sokakta Sıcak bir çay deminde, bir okul kantininde Koyu sohbet bir bakış Sağanak bir yağmur, balta girmemiş bir orman Ve dipsiz bir okyanus ortasında Yoksul bir gözyaşında Bir sevinç, bir gülüş, bir düş İçini yakıp kavuran hasret Kalabalık bir meydan Ve ıpıssız bir yalnızlık ortasında Keşfettiğin tüm renkler Umutlar, özgürlükler, barışlar Sevinçler ve gülüşler hep insan renginde olsun… Sarı; papatyanın, gülün, güneşin Kırmızı; zulme karşı isyanın Yeşil; ana dilinde yasaklanmış bir aşkın Kaçağa düşen sevdalı bir bakışın Ve sarı Ve kırmızı Ve yeşil Rüzgârı çalınmış bayrakların Yasaklanmış düşlerin, gülüşlerin Ve tarifi imkânsız tüm acıların rengidir kızım Unutma… Mavi; gökyüzünün, ay ışığının Ve hüzünlü bir yürek gibi Kendini kıyılara vurup duran denizin Sevinçli ve dingin bir anın Dizginsiz yüzümüzde yayılıp duran tebessümün Umudun Özgürlüğün Aşk yoluna revan olmuş kesintisiz bir bakışın Ve içimizde koşturup duran sevdaların rengidir… Mor; cesur kadınların rengidir. Direnişe mevzi olan dağların Sümbülün, hercai menekşenin Ve sardunyalı penceremizin gülümseyen yüzüdür… Aşkın rengi, her yürekte farklıdır kızım Sevincin rengidir bazen Hüznün, içimize kor gibi düşen acıların… Mutluluğun rengidir bazen Yüzümüzü hınzırca istila eden gülüşün… İçimizi yakıp yıkan hasretin Yüreğimizi öksüz koyan ayrılıkların Elele tutuşmanın Göz göze bakışmanın Sarışmanın ve kavuşmanın rengidir bazen… Dalından düşen her yaprak; ayrılığın İçimizde ki gam Yüreğimizdeki her yıkıntı; hüznün Ve ağlamak; çaresizliğin ana rengidir Unutma… Bir tanem, can tanem, kar tanem, aşk tanem Sevdiceğim, kızım benim… Şimdi sen; Savaşa karşı barış için O minik ellerin Ve masal ortasından fırlayan bir dev kadar büyük olan O muhteşem gülüşünle Tüm renklerin üzerinde gezmeli Renkleri birbirine kavuştura kavuştura Kardeş gibi el ele tutuştura tutuştura Biraz bulut, biraz güneş Başımızı sokacak bir ev İçinde toz toprak oynadığımız bir sokak Ve bir uçurtma -kuyruğu yıldızlara takılan- Mavi bir deniz Dalgasında çocuk gibi sallanan balıkçı kayıkları Tepesinde çığlık çığlığa martı kuşları Biraz çiçek, karlı bir dağ başı, küçük bir dere En yeşilinden bir ağaç, dalında ötüşen kuşlar Ve zafer işaretleri ile barışa koşuşup duran Çocukların resmini çizmelisin; Kara derili, beyaz, sarı ve Kızıl derili Tüm çocukların yüzüne Yüzlerinden taşan koskocaman gülüşler sığdırarak Ve yanlarına kendini de katarak… 22 Eylül 2001 Savaş Karaduman 22 Eylül 2001… kızım Helin sekiz yaşında, hayallerini kâğıda dökmeye, sayfalarca resim çizmeye ve boyamaya oldukça hevesli… Benim gibi renk körü bir babadan hiç değilse az da olsa resim çizmeyi beceriyor diye yardım alıyor… Birlikte renkli ve keyifli zamanlar geçiriyoruz…”hadi ağaç ve kuş çizelim… Hadi bulut çizelim… Hadi deniz çizelim… Hadi gemi, yelkenli, kayık çizelim… Hadi el ele oynayan çocukları çizelim…” aklına o an ne gelirse başımın etini yiyor…”hadi… Hadi…” diyerek. İtiraf etmeliyim ki; bazı akşamlar bende karşı atağa geçerek “hadi uyuyalım Helin…” diye kızımın resim saldırılarından kurtulmak istediğim anları örgütlemeye çalışırdım. Akşamları uyumak için yatağına girdiğinde yanına uzanır ona masallar anlatırdım… Bazen masal kitaplarından bazen de yaşamın gerçeklerini masala dönüştürerek… Anlattıklarımı sonuna kadar dikkatle dinler, İnadına uyumazdı… Benim masallarımın bitmesini bekler ve “baba sana rüyamı anlatayım mı “ diye sözü benden alır rüyalarını, okuduğu ve dinlediği tüm masalları birbirine bağlar, birbirine harmanlar, masallara yeni olaylar ve kişiler ekler ve kafasında düşlediği her şeyi masal tadında uzun uzun anlatır, roller tersine döner ve kızım bana masallar anlatırken bende bi güzel uykuya dalar giderdim… Ben de yaşadığımız bu güzel anları anmak, unutmamak ve “beni masallarıyla bi güzel uyutan” kızıma teşekkür etmek için doğum gününde bu şiiri yazmış ve armağan etmiştim… Seviyorum seni yüreğimin şahanesi… Bir tanesi… “ …Gülüşü; masal ortasından fırlayan bir dev kadar büyük…” olan mini minnacık sevdiğim, sevdiceğim, biriciğim, kızım benim… İyi ki doğdun… Yaşamının en güzel ve en zor anlarında yüzünde biriktirdiğin gülüşün, yüreğinde yeşerttiğin sevgin her daim yolunu aydınlatan ışığın ve rehberin olsun… Baban… |
Neyse dedektiflik bir yana ALLAH bağışlasın diyorum umarım hasretlik çekmiyor böylesine duygusal bir baba
ALKIŞLIYORUM