Çocuk ve Barış
Yoksul bir sevinç ve tatlı bir telaş içinde
Güle oynaya… Bağrışa çağrışa… Tozu dumana kata kata Peşinde koşup durdukları Yamuk yumuk -ve havası her daim inik- plastik toplar Oyunlar ve kırık dökük oyuncaklar yerine Her seferinde mızıkçılık yaparak oyunlarını bozan Ve sokakları yerle bir eden top sesleriyle büyüyor çocuklar… Sevinçleri yıkıntılarda Düşleri delik deşik duvarlarda Gülüşleri şarapnel parçalarında soluklanıp duran Ve kimsesiz Oyunsuz Ve oyuncaksız bırakılan çocukların gözyaşları Yakıp kül ediyor toprakları… Ve “…Nicedir Çocukluğuma kasteden masal canavarları” (*) Ateş gücü Ve manevra kabiliyeti yüksek tanklar dolanıyor içimde Korkuyorum… Ne siyah/ ne de beyaz Ne savaşın karanlığı Ne de ak kefenlere sarılmış çocukların yüzü… Parklarda/ sokaklarda Teneffüs zilinin o haşarı sevincinde Bir okul bahçesinde Sevincini içinde taşıyan doğum sancısı Ve memeye dayayıp ağzını Güneşi emen bir bebek telaşında Yüzünde Gözünde Işıldayan gülüşünde Ve ninnilerin uykuya meyleden o muhteşem ezgisinde Güle oynaya/ koştura koşuştura Çocukların üzerine güneş ve bahar çiseleyen Masmavi bir gökyüzü istiyorum Savaş uçaklarının tepemizde dolaşmadığı… (*)“…Nicedir Çocukluğuma kasteden masal canavarları” dizesi ”Siyah ve Beyaz” başlıklı şiirimden alıntıdır. |