Yoksun
Giden-kaybolan- kaybedilen-yaşamını yitiren çocukların ardından…
Yoksun Ama ben; Her çiçekte seni kokluyorum Doğduğun, ağladığın Kucağıma aldığım ilk gün gibisin Ne de güzel bakıyorsun öyle -Masum ve şaşkın- Gözlerin gözyaşlarıma dokunuyor inceden Haberin olsun… Yoksun Ama ben; Bir çiçeği okşar gibi Koklar gibi Öpüp öpüp de koynumda saklar gibi Gözlerinden öpüyorum senin Ateşi gözlerinden öper gibi Yanar gibi… Üşür gibi Parmak uçlarımda ateş tanrısı Ellerine dokunuyorum… Boynuna… Dudaklarına… Alnının akına… Saçlarını okşuyorum alev alev- Harlı bir ateşe dönüşüyor rengimiz Düştüğü yeri yakıp yıkan yokluğun Zamana kırgın… ve zamanı kırık bir saat gibi Gözlerime takılıp kalan yüzün Ve buza kesmiş tenin Avuçlarımı yakıyor… Usulca… Haberin olsun… Yoksun Ama ben… Şimdi nasıl Nasıl anlatsam seni Dağlara, taşlara, dipsiz kuyulara… Nasıl duyursam Sağırlaşmış yüreklere yokluğunun sesini… Ağlamanın sınırına o kadar yakın duruyor ki gözlerim Yokluğun içime yıkılan koca bir dağ… Bir çığ… bir çığlık Ve bir felaket anı sanki Vurulduğun dağlar başıma yıkılmış da Altında bir ben kalmışım gibi Üstüme varmayın İki gözüm iki çeşme ağlarım şimdi… İşin kötüsü Hiçbir kelimeye de sığdıramam ki ben seni Sen ey! Gelincik çiçeğim benim Seviyorum seni… Yoksun Ama ben; Ay ışığına karışan yüzünü okşuyorum her gece Haberin olsun… Mayıs 2017 |