unutamadığım çocukluğum
seneler geçti giti
Hiç bitmek bilmeyen çocukluğum kurulan yer sofrası ne varsa yenen aşımız yanan küçük sobamız etrafını saran çocuk kardeşler hele bir vardı ki kenarda oturmuş soğuğa aldırış etmeyen Yada yıllara yayılmış elinin içinde bir top yumak olmuş acıları sitem edecek kimi var ki Rüzgara savrulsa nereye gidecekti içindi ki buzulları eritebilir miy di dipsiz kuyudan çıkabilir miydi soğuk odasında gün yüzüne uçabilir miydi Mutlu gözüken mutsuz olan bir kadındı Güneşin hasreti özlemiydi Ne bir gün gördü Ne onu anlayan çocukları ne de onun yaralarını saran bir el var dı Kendinden başka kimse yoktu Çocuk yaşta evlenip oyuncakları bile olmayan Radyo sesiyle bütünleşen Bazen de düşüncelere dalan Unutamadığım çocukluğumun azıcık kaleminden mutsuz gelen mutsuz giden küçük gelindi |