ÇİY OLUP YAĞSAM
kızıl çehresiyle
alnıma düşen gurub bir kere de buruk yöreme düşsen alsan baharından bir tutam sürsen yamaçlarına yüreğimin bal dudaklı güneş açsa kanatlarını salsa beni mutluluğun hür ırmaklarına bana aktıkça o ırmakları katlayıp saklasam bu günsüz yarınlarıma hüma kuşu salsa yağmurları ardından lahitler yıkansa çözülse asırlarından süzülüp aksa içimden hüzünlerden bitmeyen mihman kapansa kapısı gönlümün kanatlarıyla sabahsız gecelerin kavrasa göz kapaklarım kirpiklerimi aralayan nehiri salsa aşağılara yanaklarımın yamaçlarından gecenin koyağından çeksen kırpılmış umutlarımı sevgi bağı ile ulasam kahırla örülü bahtından sıyrılsa yüzüm sürsem yüzümü mihraba düşse sığ yanlarımdan bir volkan’ın kaynamışlığı kadar güçlü kümülatif acılar dövdürsem bir ustanın kızgın örsü ile şu kronik, yalnızlığımı çıkıp bir dağın yamacına ellerimi açsam vadilerde akan pınar gözelerinden avuç avuç sevinç toplasam serpsem hiç çiçek açmamış yüreğimin kıraç topraklarına güneşin nefesi ile buharlaşıp çiy olup yağsam Hülya Çelik |