BEN SENİ VATANIM BİLDİMSıcak bir öğle vaktiydi. Ben, sen, birde ayak seslerimiz… Etrafta başka kimsecikler yoktu sanki. Bir Anadolu türküsüne ritim tutarcasına, Her adıma bir anlam katarcasına, Yürüyordun… Bir an gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Ruhsatsız bakışlarla vurdun beni… Meskûn mahalde gezmen yasaklanmalı. Zira gözlerine bakmak karşı konulmaz bir eylem olmakla beraber, Sonu hep uçsuz bucaksız düşlere çıkmakta… Bilsen bu düş gezilerinde ne geceleri gündüze kavuşturdum. Ne umutsuzlukları umuda çevirdim. Ne çaresizlikleri görmezden geldim. Gözlerimi gözlerinde unutup neleri boş verdim. Ruhsatsız bakışlarla vurdun beni… Bir yangına savurdun beni… Her aşk yeni doğmuş bir çocuktur. Bende güzelliğinle doğup sadeliğinle emekledim. Bir bilsen kaç kere yolunu bekledim. Apansız, amansız, zamansız… Sevdim… Ne kadar dirensem de aşk bünyemde filiz verdi. Öğütler zihnimi çarmıha gerdi. Günlerce asılı kaldım, yinede sevdim… Gözlerine Asya’yı gördüm. Avrupa özentisi pozlardan uzak, Koca yürekli gökçek kız. Anadolu dağlarında ayak değmemiş toprak… Ben seni vatanım bildim. Ben seni yalnızca sevdim… Sessiz sedasız gidişime bir anlam yükleme emi, Var sayalım sen bir dalgası ben bir gemi... Ola ki bir sohbette adım geçerse; Çeçenya’da bir keleş mermisi, Bosna’da yetim başı okşayan bir adam, Türkistan’da asılıp bayraklaşan bir Uygur genci, Anadolu’da yırtık ayakkabıları ile kir pas içinde bir çocuk, Bitmeye yüz tutmuş bir Karay nesli, Hazer kıyısında bir çift çekik göz, Kuzey Irak’ta bir Türkmen savaşçısı, Tuna’dan akıp giden bir özlem türküsü, Hocalı’da mahzun bir hayat öyküsü, Gelsin aklına… “Bir garip adamdı.” De. “Yarı meczuptu.” De. Yahut topuna birden “Aşıktı…” de, gitsin… Atabey TÜRKSOYLU |