Varsın arsız olsun dem, dudak büksün elâlem Onurdu gâyen madem; sükûtu boz ey kalem!
***
Çınlayan gür sesinle inlesin bugün yer gök -Kalmışsa- kuşkuları tarumar eyle, yok et! Övgü, pâye adına avcunda ne varsa dök! Vakt-i vefâdır deyip incilerini tüket! En nezih dizeleri destan için derleyip Çağların arasından ilhamla ilerleyip Milattan öncesine kur otağını... kışla! Kavimler silsileme Azziler ile başla! Yelkovanın elinde harâb olsa da süzgeç Ne Kimmer’leri unut, ne İskit’leri es geç İşte beklediğin an, özlemine o fırsat! Pontus’un adını an, krallığımı anlat! Gezinirken yöremin asalet damarında Urartular’ı yâd et Kale’min imarında Tarih-i şahaneme şahit tutup Çoruh’u Anlat âtîye koşan beş bin yıllık o rûhu Med’leri... Haldi’leri... hakimiyet-i Pers’i Anlat sonu gelmeyen akınları... o hırsı! Vahşetin girdabında girsem de turbülansa Ne Roma’ya Kal’a’ydım, ne kibirli Bizans’a Aşkın bedeli cansa sîneme uzan da bak! Neden mis kokar anla, karış karış bu toprak Tevazû libasını bu günlük kenara at! Tozlu raflarda saklı, gizli ne varsa anlat! Ki, hitabını duyan zannetmesin ki öykü Nakşolurken heceler kâğıtlar şendir, çünkü;
İlham naza çekse de, aldırma... devam ile Onurlu tarihimi kaldığın yerden oku! Güz ayak diretse de gül kokar ovam bile Azmim alnımın akı, genimde hep o doku Oku! Ne eksik kalsın, ne de zerrece müphem Kurtulsun karanlıktan hüzünlü mürekkep, hem; Sal harfleri avcundan hergünkünden daha hür Manavgat gibi coşkun... Düden gibi sesi gür Tükür, nevbahar varken lâyık görüp güzüne Bahtıma hazan yazan takvimlerin yüzüne Sıralarken harfleri bir nakkaş edasıyla Bayram etsin dizeler her Bayburt nidasıyla Işıldayan ucunu vefâ kabına daldır Mazimin üzerine çöken o pusu kaldır! Muradın namsa şayet; hatırımdan ziyade Yontulduğun ağaca vicdan borcunu öde! Diz çöküp kâinâtın şerefli rahlesine Çıkar yiğitlerimi tarihin sahnesine İstiklâline âşık, boyun eğmez Türkmenim Ülküsü türküsüne güfte olan Türk benim! Selçuklu ecdadımı, devin dengini anlat! Ta o günden bu güne süren cengimi anlat! Tarif et tıynetini yılan, çıyan, akrebin! Talihimi anarken ağlasın mürekkebin Kolay kazanılmadı Hilâle yâr bu diyar Bir diyâr ki kalbinde binlerce "yıldızı" var
Say ki, zalimin zulmü bir tek ucunda mahfuz Moğol istilasından geri ne kalmış anlat! Bahtımın kaderinde sahne alınca Yavuz Akkoyunlu Devleti nasıl yıkılmış, anlat! Ki bilinsin tarihim; türküm... halayım... barım Sağlam dala bağlansın sarsılan itibarım Bir Sancak Merkeziyken devlet-i Âlîyye’de Sabırla test edildim düştüğüm seviyede Mezalim saatini vakt-i zillete kurup Mertliğin hamurunu ihanetle yoğurup Zûl hükmü infaz günü surlarımı sardılar Kelkit, İspir, Şiran’ı gövdemden kopardılar Kahrolup kan kusarken yediğim her darbede Adaletin harfleri kayıptı alfabede Tarihin el kitabı gördüğüm zulmü saysa Taaccup eder insaf, kırılır, küser, oysa Gönül koymadım aslâ; beleyip umudumu Kahpelere sakladım kalan son barutumu Zilletten sarfınazar, esaretten ar ettim Aydıntepe’yi Rus’a, her ulusa dar ettim Şanıma şan katmasa Serasker Osman Paşa’m Parlamazdı emsalsiz mazimde bu ihtişam Yazık ki, zalim için zulüm sanattı(!) o gün Bir sanat ki, eseri; işgal, cinayet, sürgün! Namüsait olsa da hakkı teslime divit Ermeni vahşetine Kop Şehitliği şahit
O yüzden onurluyum, semâya değer başım Kal’am gururla bakar, Çoruh’um nazlı akar O yüzden huzur kokar soframdaki lavaşım Kıskanır güneşimi, ayrılmak istemez kar Beni anlatır gavut; tandır çöreğim, ketem Zironum, galacoşum, hem çayımdaki o dem Çaldıkça davul-zurnam artar ruhumda harım Emsalsiz Baksı Müzem medar-ı iftiharım Baharım, güzüm, kışım... dağlarım tarih kokar Şelalemde gözyaşım, bağlarım tarih kokar İnip yamaçlarımdan yaylalarımı dolaş Helva Köyüme uğra, Buz Mağara’ma ulaş Kavm-i Türk’ün atası bağrımda yatar benim O yüzden solumdaki gururla atar benim Derlediğin ne varsa dimağ-ı asra okut! Bilinsin büyük bilge, yâd olsun Dede Korkut Gâh Bayburt’lu Zihni’yim Dîvânı dilde gezen Gâh gamlı çalan neyim gizli mahfilde gezen "Akrebin kıskacında" varsın lâl olsun âlem Hakikati âsârın idrakine sun kalem! Tükenirse takatin; taze iken izanlar Mızrap tele dokunsun, dile gelsin ozanlar Hicrâni, Ağlar Baba destanıma renk katsın Ahenkli dizelerde hazlar beni anlatsın Zordur aşkın tarifi; kalem ne bilsin "nasıl?" Bayburt’lu olmak gerek, bilmek için; velhasıl
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
TARİHE ŞANDIR BAYBURT şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TARİHE ŞANDIR BAYBURT şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şiir, çok farklı bir düşünceyle hakikati dile getirmiş. Duygu ve düşüncelerinizin gören gözlerle hissederek yazmanız şiire oldukça anlam kazandırmış. Beğeniyle okudum. kutlarım Üstadım
Mızrap tele dokunsun, dile gelsin ozanlar Hicrâni, Ağlar Baba destanıma renk katsın Ahenkli dizelerde hazlar beni anlatsın Zordur aşkın tarifi; kalem ne bilsin "nasıl?" Bayburt’lu olmak gerek, bilmek için; velhasıl
Üstâdım tek kelimeyle harikulâde yazılmış müstesna bir destandı, ne mutlu ki Bayburt'un sizin gibi memleket sevdâlısı bir üstat şairi var. Bu harika eserinizi kutluyorum tebrikler. Sonsuz selâm ve saygılarımla. Allah'a emânet olun.
Destansı şiirinizden etkilenip kısa bir kaç mısra yazmak istedim, sürçü lisan etmiş isek affola...
Bayburt Bayburt olalı böyle destan görmedi Kahraman dolu Bayburt, düşman korkup girmedi Yürekler iman dolu, Mevlâm zeval vermedi
Bayburt'lu şairin var, ne mutlu sana Bayburt Mecit Aktürk Bayburt'lu, hep senden yana Bayburt
Şüphesiz, vatanımızın her yöresi bir başka güzeldir elbet. Sesi çıkan payeyi kapmış. :)) Urfa "Şanlı" ölmüş, Antep "Gazi" v.s. Kenarda köşede unutulmuş bir şehir görünümünde. Engin espiri hoşgörüsü sebebiyle, özellikle Of'luların diline düşse de, ülkemizin tarihinde büyük öneme sahip, beşbin yıllık geçmişi olan, yiğitler diyarı bir şehirdir Bayburt.
Sıradan bir şiir yazmak kalemimize yakışmazdı diye düşündük.
Böylece, gecikmeli de olsa, sılama vefa borcumun ilk taksitini ödemişimdir inşallah.
Teveccühünüz, güzel dizeleriniz için çok teşekkür ederim Şükrü Hocam.
Maşallah çok uzundu ama okuttu tarih koktu bu stratejik öneme sahip güzelliğini koruyan ilimizi çok güzel yansıtılmış bir şekilde okudum yüreğinize sağlık kaleminiz daim olsun slam ve dua ile hoşçakalın
"Şiir" yazan her kalemin olmazsa olmazları vardır, bilirsiniz. Vatan için, Bayrak için, Anne için... inançlıysa Allah için ve tabi ki Naat olarak yazılmış dizeler yoksa bir şeyler eksiktir... Yarımdır. Ayıptır da aynı zamanda.
İnsanın, doğduğu topraklara dâir de bir kaç dizesi olmalı elbet. Söz konusu Bayburt olunca, ihmalden dolayı hata da büyük olunca şiir destana dönüşmüş. Paylaşırken farkettim. :))
Okumanıza değdiğine sevindim.
Teveccühünüz için teşekkür eder, iyi günler dilerim.