OL...Bir hümayunsa çöreklenen geceye Yazmak ne ki öncemde asla var olmayan bir neşe. Mevsimden öte mevsimsiz iken şiarım Ültimatom kadere de elbet yok itirazım. Tapusu bende sevginin ve de şehrin. Şiirlerle ördüğüm dalgalı saçları aşkın Sancılı bir gülüşse içimde saklı nazın Elbet bitmez acısı. Çemkiren iblise duyduğum öfke Elbet yıldıramadı beni sevmekten de öte Sahiplendiğim bir duygu ki umut Bata çıka yol aldığım ufkun Hala saklı tuttuğum şeceresinden Firar eden bir nota gibi Salınan ruhumun rotası. Beylik bir esinti boğaza nazır Sönük bir ateş içimde saklı aşkın hatırına Şevkle yazdığım üç beş satır İyi ki de yalnızlık var. Kader iken deşifre eden kederi Renklerin biri sönüp biri yanarken Sönmedi gitti yüreğimin feneri Sancılar dalgalandıran ruhumu Sanrılar tutuşturan varlığımı Acıyla kıyama durduğum her dua vakti Ölüp gitsem erkenden ne ki? Hüzün coğrafyasına işaretlediğim Dağlar, tepeler. Ovası yok hani içimdeki sefil ülkenin Bir denizsem sevdalandığım kendi sesim Bir bulutsam uçmalara doyamadığım Bir ruhsam Bedenime sığamayıp sonsuzluğa firarım Elbet saklı Allah’ın nezdinde Gözümü sakındığım kimse Saklı yürekte, dilimde Mayhoş rüzgârın çapkın uğultusu Taş olsa çatlar içre dönük bekleyişin Zaman zaman tutulan nutku. Sihirli bir küre adeta kalemim Dokuduğum, söktüğüm kumaşı adeta yüreğin Hala sakin kalmayı başaramadığım Sözcüklerimle yatıp dokuz doğurduğum. Mevsimin nazlı şeceresi Bir dokun bin ah işit misali Sökün eder de eder iç sesin cırtlak hevesi Hala meşgule verdiğim mutluluğun Zaman zaman tükenen nefesi. Rivayet o ki; Yakınmış mutluluk. İçime çöken rehavet sonrası Deli fişek bir tebessümden sonrası akla zarar Coşkumla uçtuğum o izafi rüzgâr Melun gölgem meşum sevdam Her kanat çırptığımda yanıp sönen Yürekten firar eden son rüyam Meğerse gözüm açıkmış Demem o ki; Lafügüzaf içimden taşan son ferman Hele ki Rabbim, ol dedi mi. |