Nasibime derbeder bir divane düştü
Hurda yüreğimi taşır eskici bu şehir
Gözlerimin kahvesinin her tonuna doymuş Hüznüm bulutlarını çıkarmış aşk’ın üstüne Sözcüklerim acısını sürmüş damağıma Sevdikçe erimiş yok olmuşum Kollarında ilkbahar yaz kış olmuşum Yüzüme sürmüşüm yelkovanın boyasını Yaşlanmış bir köşede lâl olmuşum Gidenin hesabı mahşere kaldı Elleri dilleri göze mi geldi Tertemiz su gibi akmıştı gönlüme Nasibime derbeder bir divane mi düştü Şöyle otursun yanıma usulca Bembeyaz düşlerim o’na denkti Giyindiğim hüsran bakışına cenkti Uçurtmamın kırık kanadında akrepti |