GECENİN ÜZERİME ÜFÜRDÜĞÜ KÜFÜR DUMANINA SONE
Kendini yavaş yavaş göstermekte olan akşam;
Vuslatın kırbacı elinde, acımasızca kamçılıyor yalnızlığımı. Umutların ipinde asılı olan anılarımız, hala sırılsıklam kurumamış. Pencereme üşüşmüş, fırsatçı çığırtkan Baykuşları. Kendinden bi haber Yaşam; tahta sandıklara saklanmış. Donma tehlikesi ile karşı karşıyadır kırılgan düşler. Güzelliklerin, arkası dönük ve ayazlardadır. İşte zamanın tam fırsat kolladığı an bu andır, akılları alır. Kemikleri birbirine geçmiş sokak köpeği, Asırlık çürümeye yüz tutmuş koca çınardan medet umarak dibinde uyuyor. Birdenbire renkleri değişti tüm karanfillerin. Resim tuallerinde, bir ağlama argümanı, anlam bütünlükleri kayboluyor. Issız yamaçlarda asılı duran bu mahzun sevginin sahibi kim. Şu koca dünyada hiç mi olmamış tanıdığı, aşinası. Efkar bulutları sinsice çöktü, kimsesiz kentin üzerine. Günlerin, aylarla bitmiyor, bildir bir oyunları. İstediği kadar ipekli giysileriyle ortalıklarda dolaşsın umutlar, ki tarafı keskin kılıçtır Aşk, tutabilene helal olsun. Bir de unutmamak gerekiyor, Feleğin attığı her zar düşeş geliyor. Altımızda da üstümüzde de kor alevli bi yangın, itfaiyesi hiç gelmiyor. Sarıp sarmalayıp paket yaptı gökkuşağını, gecenin karanlığı. Keyifler seranadında, dört dönüyor bilinmeyen zevk notaları. Mars olmuş durumda dört işlemler, avanakları oynuyorlar. Yutturmacaların göbek taşındai keseleniyor kaşarlanmış duygular. Kimsesizler mezarlığına saklanmış tarifler, yerini bilen de yok. Hiç bir filmi oynatmıyor bu sinema, karnı tok. Antik Kentlerin duvarlarındaki mozaiklere yapıştırmışlar, anılarımızı. Tütsülenmiş bütün donelerin ağzından kesilmedi, akan salyalar. Sirke bağladı, kurtlanmış hasattan yana yakıla ne varsa. Ekim mevsimi değil ki, mısraları atılıyor Patoz Makinasına... (31 Aralık 2012-10.Şiir Kitabımdan) |