Zemzemin hikayesiİbrahim, ulu dedem bu ne büyük sınanış Bu ne yüce bir sevgi, bu ne yüce inanış Nasıl bıraktın aileni kızgın kumların kucağına Nasıl dayandı ki bilmem, yavrun çölün sıcağına Hâlâ Hacer anamın sanki seslenişini duyarım -Bu ıssız yerde bizi kime emanet ettin İbrahim! İbrahim gider hem de hiç ardına bakmadan Nasıl baksın ki bakamaz, böyle emretmiş Yaradan Çünkü emir Rabbindendi onları orda bırak dendi Allah’ım bu ne sevgi ki evlat sevgisini yendi O ki nerdeyse bir asır evlat hasretiyle yandı Tam evladını bulmuşken evladıyla sınandı O an anlar Hacer anam bu gidiş başka gidiş Yârine seslenir amma sesleniş ne sesleniş Sesi toktu Sesinde korku yoktu -Bu senin takdirin mi yoksa rabbimim mi der Dönme, dönmen yasaksa bir işaret et yeter Zavallı dedem son gücünü kullanarak sallar başını Meleklerden utanarak içine akıtır göz yaşını Sakinleşir Hacer anam o an eşini daha çok sever Var git efendim yoluna, Mevlâ’m bize yeter der Şimdi hacıların say ettiği safa ve Merve arası O zamanlar çöldür, kumların arasında taşlar Bir Safa’ya bir Merve’ye anam koşturmaya başlar Bekler bir imdat, arar bir kervan Allah’ım bu ne yüce bir sabır, bu ne yüce bir iman Ancak İbrahim’in eşinde böyle bir iman bulunur Bizlere de böyle iman nasip eyle ne olur Anne ve yavruyu çölün sıcağı kavurur Ateşte yanmayan İbrahim’in yüreği bir kor olur kavrulur -Ya Rabbi der İbrahim Bu ne büyük sınanış sanırım yok bir eşi Nemrut’tan beter yaktı ayrılığın ateşi Ne olur emretsen bu ateşte serin olsa Ailemden haber ver ki kalbimden gitsin tasa -Ya İbrahim der Rabbim, sen Halil’im değil misin? Nerde görülmüş sevilenin sevene ihaneti Sabret, sabretmiş ol ki hak edesin cenneti Sabretti İbrahim dedem Hem sabretti hem ağladı Kimsesiz Hacer anam ağladı Susayan sabi ağladı Olaya şahit olan çöldeki melekler ağladı Gökteki melekler ağladı Dayanamadı, İbrahim’in dostu Cebrail, o da ağladı Hem de arş-ı alâ’ya yüz sürdü, izin istedi ağladı İzin geldi Rabbinden, tez yetiş Cebrail’im diye Artık durur mu Cebrail Yıldırım oldu yetişti, şimşek oldu yetişti Belki de yeryüzüne hiç o hızla inmemişti Çarptı kanadını yere yer yarıldı Yer sevindi, sevincinden zemzem olup ağladı Ne zaman zemzem içsem işte o anı yaşarım Safa’dan Merve’ye doğru Hacer olup koşarım Medine, 7 Ramazan 1428 Çarşamba |
Nasıl baksın ki bakamaz, böyle emretmiş Yaradan
Çünkü emir Rabbindendi onları orda bırak dendi
Allah’ım bu ne sevgi ki evlat sevgisini yendi
O ki nerdeyse bir asır evlat hasretiyle yandı
Tam evladını bulmuşken evladıyla sınandı
O an anlar Hacer anam bu gidiş başka gidiş
Yârine seslenir amma sesleniş ne sesleniş
Sesi toktu
Sesinde korku yoktu
-Bu senin takdirin mi yoksa rabbimim mi der
Dönme, dönmen yasaksa bir işaret et yeter
Zavallı dedem son gücünü kullanarak sallar başını
Meleklerden utanarak içine akıtır göz yaşını
Tebrikler Selam olsun size Güzellikle kal sağlıcakla