GÜLMÜYORUZ
Kahrımız bedavaya hüzün var gişesinde;
Hayaller darmadağın düş yasak şişesinde; Bu akşam unutsalar meyhane köşesinde; Masadan kalkacaktım arayıp, sormasaydın; Elveda kurşunuyla yürekten vurmasaydın… Nerden geldi aklına gecenin bir yarısı; Nasılsın diye sormak, zehir-zıkkım sarısı; Lanet olsun geçmiyor hemen veda ağrısı; Şarkılar ağır-aksak türküler salya-sümük; Yanağımda bir damla denizler kadar büyük… Bir hançer nasıl girer şu ciğer kalesine; Sordun mu nasıl küser bahçıvan lalesine; Nasıl tutulmaz nasıl dertlerim, çaresine; Sana da bundan sonra düşte gör demem artık; Gezdiğin sokakları tövbe çiğnemem artık… İdamlık bir mahkûmun duydun mu sözlerini; Vefasızlık narının tuttun mu közlerini; Aynaya hiç baktın mı? Gördün mü yüzlerini; Kızgınlığım kendime, sana hiç kızmıyorum; Aramıyor, sormuyor, tek satır yazmıyorum… Kıymetin birkaç kadeh, anladım, biliyorum; Aklımdaki seni ben hüzzamla siliyorum; Ne varsa yarım kalan, beklesin, geliyorum; Bir belanın lafı ne? Bin belaya bulaştım; Adamlık caddesinde tek tabanca dolaştım… Getir be meyhaneci beterin beterinden; Çıkarmaya hükmetsin aklımızı yerinden; Dönmesin mutluluklar bu gece seferinden; Kafamız beşyüz olsun bine güç yetmeyecek; Böyle gelmiş diyorsun, bu böyle gitmeyecek… Dermanını bulur mu dertlerim, ağlanmadan; Kabuk tutan yaralar hicranla dağlanmadan; Hangi kurşun gülümser, namlusu, yağlanmadan; Sevdamız bir ömürlük, bir kere ölmüyoruz; Eksilmişiz, nafile, gülmüyor, gülmüyoruz… Ali ALTINLI – 30.01.2021 Saat: 01:13 |