1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
584
Okunma
Ayaz bitmiş, kış bitmiş; çözülmüş avuçları
Düşünmüyor kadavra, gece nerde kalınır
Üflemeden ısınmış ilk kez parmak uçları
Sanki bir salıncağın üzerinde salınır
Uzandığı masadan etrafına bakıyor
İğrentisiz mimikler, gülümseyen yüzler var
Son defa gözlerinden bir damla yaş akıyor
Belki hala dilinde söylenmeyen sözler var
Aralıyor bir neşter içindeki sırları
Yaşanmayan ne varsa dökülüyor masaya
Anlatıyor yüreği, saçındaki kırları
Ne çile çekmiş ise bitmiyor saya saya
Oğlan ve kız düşüyor buğulu gözlerinden
Bir şiltede üşüyen sol yanı yanık kadın
Son kez açılan ağzı ah çekiyor derinden
Kadavra diyor herkes, lüzumu var mı adın
Avuçları çatlamış; belli sahipsiz biri
Teninde fakirliğin gri yansıması var
Bütün organlarını sarmış hayatın kiri
Okunmayan duası, tutulmayan yası var
Boynu bükük umutlar uluorta yatıyor
Tatmış her gün eceli, zihni silmiş yarını
Sivrilen kemikleri ciğerine batıyor
Gösteriyor parmağı amele pazarını
Bütün eklemlerinde ağrısı var gecenin
Birazcık is kokusu ve biraz küf kokusu
Sustukça kilitlenen dilinde her hecenin
Buğu buğu oturmuş gözlerine tortusu
Herkes artık bilmişti o kimsesiz bir garip
Yaşıyorken kaçanlar el uzattı ölünce
Tükenen bütün ömür yaşamaktan mustarip
İlk defa mesut oldu neşter ona gülünce
Anladı ki insanmış senin ve benim gibi
Son perdede olsa da bir selam çakan oldu
Zamandan çekip aldı, o ebedi sahibi
Ne el sallayan oldu, ne ağıt yakan oldu
5.0
100% (4)