aşkın suya düşen şeyleri
m’nin en büyük günahını konuşmak adına uyarlanan yaşamda sıkılırken...
çok gülüyordu diğerleri benim ağıdımda eşsiz bir yalnızlığıyla yitip gidecek olmayana nasıl vurulabilirim? anız taşlarından yapılan ev gibi korunaklı şarap yapmak da şafak vakti uzayın ördüğü sepetlere düşen balıkları aldatan şeyler değil bunlar benim günahlarımdan ayırmadığın için ölgün karanfillerin soluk anlamlarıyla sel gibi doluşmak yazgım olsaydı göğsüne kanında akıp duran lityumun taşkınlarıyla boğuldu geçmiş kızamuk mersiyelerine çatan çocuk bizim çocuğumuz sen onu benden önce seviyordun ben onu seni bilmeden seviyordum tanrım yatır beni başkaldırının yunaklarına kayayı eliyle oymuş bir meczubun izlerinde aşınsın varlığın kalkerleri babam tam üç yüz yıl sonra kaydetti beni kütüğüne büyük kayı köyüne yağmur yağıyordu selin getirdiği atı ben çok seviyordum şimdilerde varolmamış bir sütyenin içine mahfuz düşlerim vardı yüz yıldır rüya görmem hayır yok hasenat yok çeşmeleri yüzümü görmek için yaptım her şeye gülüyordu diğerleri her bir şeyin yüzüne karşı düş müydü bilmiyorum, asla bilemem ayağında çıban vardı ağlayarak günün mürekkeplerine koştun adı konulsun sonun geldim peşinden gözlerime saplanıyordu gülüşler ayağına sütleğen sürüyordun nergisler geçiyordu aklımdan yabanıl, boynu bükük, uyarlanmamış |
Yürek sesiniz daim olsun