Kopya Navaja
Evren de duymuyor gürültüyü, ince sızıyı
Pirinç dişliyi eğelerken Okb’li birinin anıları gibi mermerden akan suyla alıp gidiyor huzurun kanunu Yağmurlara açılan belleğin kanallarıyla Kimse bu yüzyılın ihalesine giremez Toprak çürümüş kökler ve kılcal kıpırdanmalardan oluşan tuhaf bir sünger Poyraz eserken 1700 rakım Rüzgarın yaladığı kor, melankolinin bir başka kızıl salgısı Hazzın, o kapkara kaynaklarında ısınan cevher Sedef, bağa ve geyik boynuzu Kabzanın iki yüzyıl yaşında bir kardeşi var Tanburi olmaktan sıyrılıp, herkesi geçip sessizce ihaleye giren Demiri bu yüzden dövdüm Yok olmanın şiddetine saldırıp Kalbi üşüyen bir çocuğun geçirdiği havale gibi yalnızlık Hiçbirimiz sevmiyoruz ölmemekte direnen çınarın gölgesine saklanan bankaları Ama nasıl tutunurdu akıl askere giderken Yazgının kopan iplerinden boşanıp? Duru bir görüyü miras alamadı hiç kimse Kakarken onca boşluğa sedef diye kendini O kral, o kılıcı İspanya’da yasaklamadı Gayr-ı meşru ve kederli iletilerdi olan, biten, buraya dek süren |