VUSLAT’IN KARŞISINDA KROKİ DURUMUNDAYIM
Şirpençesini vurmuş bir kere Vuslat, sırtlarıma.
Esiyor gibi yapıp, eski bir rüzgar Yalaka yalaka dolaşıp duruyor ortalıklarda. Son nefeslerini vermekte olan yorgun-argın duygularımı, Hangi mezara götürüp gömeceğim bilemem. En galiz küfürlerin besteleri yapıldığı çıkrıkçı başı dükkanında. Hüznün metazfazlarına vurulamıyor gem. Bir derbederlik kayığında sallanıp durur garip yaşam. Kıyıda Hüsranın demli çayını keyifle höpürterek bir fırt çekiyor akşam. Yakamozlar, ışıklarını kesmiş kapkara bir deniz. Terk edilmişlikler otobüsüne binip gitmiş, anılardan yok bi iz. Ne esiyor ne de gürlüyor, bunama devrindeki yıllar. Yaşlı bayanın dudak kıvrımlarında kaldı tüm umutlar. Sincaplaşan aşk, Yıkılmak üzere olan asırlık çınarın dallarında, Tüm gerçeklere inat, emsalsizce raks ediyor. Vurdumduymazlıklar arasındakli parseline, Prefabrik bir ev konduran zamandır, benden sonra idamı kaldırmış. Anlaşılır, çekilir kahır değil bu, ne kadar da zor. Belli ki zil zurna sarhoş yalpalayarak geliyor günbatımı. Kim verecek üzerime döktüğü günahların hesabını kitabını. Bir Baykuş sesinden, teselliler serenadı başlıyor. İki gözü iki çeşme ağlayan gecenin yüzünü tırmalayan kim. Sivrisinek ısırmalarından dolayı, Kaşınıyor da kaşınıyor kıl kop düşünceler. Üzerinde pecmurdeliklerin izini taşıyor her yer. Suskunluğun yaftasını boynuna asmışlar ahşap kapıların, Kimliği yoktur bu orospu çocuğu Yalnızlığın... (3.8.2012-10.Şiir kitabımdan) |
Şirpençesini vurmuş bir kere Vuslat, sırtlarıma.
Esiyor gibi yapıp, eski bir rüzgar
Yalaka yalaka dolaşıp duruyor ortalıklarda.
Son nefeslerini vermekte olan yorgun-argın duygularımı,
Hangi mezara götürüp gömeceğim bilemem.
Derdinizi dökmeye çalıştığınız bu güzel ve anlamlı şiiriniz için kutluyorum tebrikler üstâdım.
Sayfama da beklerim saygılarımla.