Hüzün Çıkmazı
Hiçlik sokağının hasret kaldırımında
Bir sensizlik şarkısı tutturmuş kalbim, Dilsiz dudaksız sesleniyorum sana Saçılmışım dağılmışım yalnızlığa… Üşüyorum... Öyle bir sarılmışım ki sevdana Sarıldıkça daha çok sar diye, üşüyorum sana. Sen gelince aklıma, hep kelebekler düşer sol yanıma… Yandım, yandım, yandım yandım Yandım ki ne yandım… Kalabalıklar içinde yalnız kaldım Sevdanın yükünü yüklenip omzuna… Tutamadım kalbimi kaçtı senin yanına… Senin şehrine, senin yatağına… Gönül…anlasana… Anlasana artık Sana firarda… Aşk bahçelerinde hüzünlü bir dille… Hasret şarkıları söylüyor kalbim simdi... Umut rüzgarlarına nağmelerle… Hep sana, hep sana uzanıyor ellerim… Bir uçurumun yamacına… Bir yaprak gibi savrulmuşluğunla, Dal dal yüreğiminin içindesin... Feryatlarımsın... Çaresizliğimsin … Söylesene Yar! Ben daha kaç kere öleceğim, Ve daha kaç kere , senden nefes bekleyeceğim..? Yandım, yandım, yandım yandım Yandım ki ne yandım… Ateşine dondum karına kandım… Açtım gönlümün perdelerini yar, gönder rüzgarını… Bırak biraz da bu gece Aşk çalsın kapını Hasret geçer, hüzün geçer, yalnızlık geçer Geçer de geçer… Bir de sen geç be sevgili Bir de sen geç kapımın önünden Hep yalnızlık, hep hasret mi bekleyecek beni… Öğrendim geç de olsa … Ben öğrendim sevdayı Rüzgarları, karları, yağmurları yüreğinde taşımayı… Yüklenip bu sevdayı tek başına Ara sıra kaçıp kaçıp kaçıp bu şehirden Sende kalmayı… Belki merak edersin diye adresimi Mutluluğun bir arka sokağında Hüzün çıkmazındayım Sevgili. Bekliyorum Belki aklına gelirim de, Bir kez ararsın diye beni… |