EZİLMİŞ ZAMANIN FOSİLLERİ
Bütün fırlatmalığı üzerinde, koşarak geliyor akşam.
Başıma musallat ettiği Çözemediğim denklemlerde bir ahkam. Belli belirsiz gölgelerle cirit atıyor zaman. Sığındıkları yerde, kırkayak çıyanlar. Binbir elem-keder tütüyor mısralarımdan. Sinsi ayrılığın üfürükçülüğünü yapıyor, terk edilişler. Anlamların yüzlerinde, bulamaçlı makyajların hükmü. Morg’a girip saklanmış bütün teselliler. İsyanların temelleri, yeniden atılmakta bıkkın nefeslerde. Dolu çöp konteynırından, kaldırıma düşen umutlardır, Yemek oluyorlar, sokak kedilerine. Anıların ellerinde bekleme adlı kaşağısıyla, iyice tımar ediyorlar beni, yukarıdan aşağa. Kırık taş plaklarda inliyor, boğulmuş Aşk Şarkıları. Vazgeçemediğim duygularımın, intihar ettiği yerdi Gökdelenler çarşısı. Hüsran kanserine yakalanan, heves-güvesler, Tünel Tramvay Durağında asılı kaldı. Sıcak bir fincan salebin içilişi kadardır, yaşamın yorgunluğu. Vefasız sevgili yüzündendir, Üzerimden gitmedi, hırs-istek-arzu... (27 Kasım 2011 – 10.Şiir Kitabımdan) |