BİR ÖZLEM KANDIRMACASI
Vuslat’ın elinde,
Saçları ağarmış eski bir keman. Döktürüyor Nihavent Makamından. Yalnızlığımın bir başka telaşıdır, mikrofon ayarlaması. Tahta gıcırdamalarıyla seslenmektedir, yorgun sahne. Sisli hatıraların masa servisi başlar; Buğulu duygularda, boynu bükük çıplak bir ense. Morfinlenmiş zaman, omuz atarak dikilir karşıma. Bitmez sorgulamalarından da anlaşıldığı gibi, Sığınacak başka bir yer de kalmadı bu aşkta. Ve Loş ışıkların cirit atma vaktidir. Rengi gitmiş perde ağır aheste çekilir. Akortları bozuk gecenin, sunumu başlar. Derken bütün umutlar gözleri bağlı, kenara itilir. Yaşı geçkin bayan solist, eski şarkılara asılırken. Zor notalarla boğuşup, açmazları kazmalamakta. Derin yüz çizgilerinde, mazinin ölü balık parıltıları Makyajında, inanılmaz bir vefasızlık savaşı. Hararete, tavan derecesinde kafa tutar. Çıkarır iç cebinden özlem adlı peçetesini. Yüzümüze fırlatır, hediye mukabilinde. Bulduğumu sandığım özlem, buruşuk bir peçetedir artık, Yaşamımım üstünde. Ayıltamaz da Sonbahar’ın yelpazesi beni. Mısralarımda isyan, duygularımda ricat, Beynimde iflaslar keyfiyeti… (25 Kasım 2011 – 10.Şiir Kitabımdan) |
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...