OMUZ ATAN ZAMANA DAİR
Küflenmiş eski bir aşk şarkısının ölü nakaratlarını,
Kulaklarıma üfürüyor, loş sokaktaki köhne barın kapı aralığı. Çullanıyorlar bana, gençliğimden kalan heves-güveslerim. Uzun eşek, birdirbir oyunlarından çoktan geçtim. Dağılmış ak şaçlarımı düzeltmekle meşgul, Kullanım vadesi geçmiş teselli. Eski tanışıklığımızdan hiçbir eseri olmayan yaz mevsiminin, Tersten esintileridir, çıldırtır beni. Ayvayı bir ısırışta kaldı, ön dişlerimden biri. Vefasız sevgilinin, armağanıdır, kâbuslarla tanışıklığım. İpi ha koptu ha kopacak, kıyıya bağlı çürük teknenin. Dualarla- bedduaların meydan muharebesinde; Kazananın da kaybedenin de emsalsiz sevişmelerinde son perde. Hikâyesi bitmiş bir günün son nefesleri haberdar ediyor, Akşamdır; olmuş dopdolu bir silindir, üzerime geliyor. Tanımadığım duyguların kusmukları fıskiye, üzerimde yama gibi. İkide bir sigara için, önümü kesen hayat kadını, Mutlak fondöten ile kapatıyor, yüzündeki derin çizgileri. Teselliler yurt edinip yaşıyorlar Kaf Dağı’nın ardında, Ekşimelerin, tatlara olan galibiyeti cirit atıyor buralarda. Ayaklarımın bağı çözülmüştür, kalkmam zor. Anılar mezarlığının çıkış kapsını bulamadım. Hüzzamı minder yaparak, yaslanmış zaman. Yaşam enfes bir nargile, keyifle fokurdatıyor… (1 Kasım 2011 -10.Şiir Kitabım) |
Yüreğine eline ve emeğine sağlık dost
kutlar esenlikler dilerim...