Tuzlu Yara
hala soğuk bir duvara sırtımı yaslamış
geleceksin diye bekliyorum ve gece sessizliğe büründü ürkek bir adamın ayak sesleri yankılanıyor sokakta kaybolmuş bir aşktan geldiği belli olmasın diye sokakları kendi evi gibi yürüyordu bütün savaşları kaybetmiş olsam bile daha karanlıkta kalmaya daha soğukta üşümeye daha çok ölmeye bir adım daha hazırlıyordum yüreğimi bir gün sen benim şiirim olacaksın diye şair şair seviyordum seni kimseye yüreğimi göstermiyordum sadece sen gör diye çırpınıyordum ürkek bir serçe gibi bütün acıları tattığımı sanırdım sensizlik en ağır olanıymış onu da seni özlerken yaşıyordum ölüme bir adım daha yaklaşır gibi sen yoktun hayallerim üşüyordu soğuk bir gece gibi sen yoktun dilim tutulmuş nefesime kelepçe vurulmuştu sen yoktun kalbim zindanlarda yaşıyordu sen yoktun geceler üstüme geliyordu bir yaraya iğne batırır gibi sen yoktun şah damarı patlamış bir hasta gibiydim şimdi ben seni öyle özledim ki şimdi sen öyle yoksun ki kim koydu seni benim uzağıma sen kaç gözyaşı uzağımdasın kaç üşüyen el kaç ölen umut kaç biten hayaller kadar uzağımdasın ki yüreğim emekleyen bir çocuk gibi seni arıyor ve şu rüzgardan yalvarırcasına kokunu istiyorum gurbetinde kaldığım sevdanın mezarı ben oluyordum yokluğuna idam sehpası kurup yokluğunu assam kederi öldürmüş olur muyum bilmiyorum ama seni yaşatacağımdan eminim ve yaraya basılan tuza canımı yakmak istiyorsan bolca kar harcını diye seslendim gece sessizdi bende içimden yıldızlara seni anlatıyordum seni ne kadar çok sevdiğimi. İbrahim Dalkılıç 09.11.2020 02.05 İzmir |