SENSİZLİĞİN KEFENİNİ BEN ÖLSEM DE GİYEMEM
ayrı dünyaların insanı değiliz aslında
sen tatlıyı seviyorsun ben acıyı sen kahveyi seviyorsun ben çayı sen gülmeyi seviyorsun ben ağlamayı bir sevda ki kaderin değişmez anekdotudur sesinin solgun birikiminde ateşle cümleyi buluşturur sonra yakar sonra kavurur yüreği hüzünle buruşturur ey ruhum neden sonra farkına varıyorsun ? etrafında ki hazin kopukluğun yâr olsun efkâr olsun yoksa başka bir diyar mı olsun ? ne arıyorsun ? adresi belli mi kafana koyduğunun ? gitme ! beni de meczup etme ! sensizliğin kefenini ben ölsem de giyemem bugün de gönlümüzce geçmediyse vakit o zaman niye imzalandı akit ? ve niye gün ortasında izbe oluyoruz ? |