YİTİK CENNET
YİTİK CENNET
Yitik bir cennet gibi yüreğim Çiçekleri solmaya durmuş Irmaklarıysa kurumuş Hangi duanın, Amin’inde saklıydım Ya da , hangi günah ayan etti beni Bilmiyorum Düştüğüm yer değilmiş, kaderin rahmi Yüreğinmiş Çok uzun sürdü bu sancı Hazırladıysan eğer kefenimi Doğur beni Kolay mı beklemek Gece ile gündüzün buluştuğu yerde Bir geliş ve bir gidişe şahitlik ederek Hangi beyaz, karalar giymek ister Matemin özleminin aksine Hayallerini, rengine hapsederek Oysa ben Her gece üstünü örtüyorum ki, bütün renklerin Gök kuşağı kirlenmesin diye Hani, kör numarası yapan dilenci gibi Bakıyorum gözlerine Sen ne verirsen ver Benim yüreğim, avucumun içinde Sunmaya hazırım Kabul olması beklenen Dua diye Sığınacak bir liman değil, demir atmak isteğim Karaya vurup, kıyılarına sürüklenmek, belki de Ya da batıp kaybolmak, derinliklerde Kim yas tutar, bir zavallı öldüğünde Kim yağmur sağar bulutlardan Gözlerinden süzülsün diye Kolay mı beklemek Belkilere sığdırılmış bir sevgiyle Ey kahin Şimdi söyle Asırlar mı geçmesi gerekiyor, bu bekleyişle Hangi yıldızın arkasına sakladın, o müjdeyi Anlat Düştüğüm rahmin, kaderi ne Yoksa, ne işe yarar o küre Oysa bir geliş Aydınlatacak bütün renkleri Ve yakacak yeniden külleri Dile gelirken ırmaklarımda sular Ilık bir rüzgar, okşayacak çiçekleri Yitik bir cennet gibi Şimdi yüreğim Çiçekleri solmaya durmuş Irmaklarıysa kurumuş Ve sancısız bir doğum bekliyor Biliyorum Kefenim hazırsa beni İbrahim Önüç |