Aç Kurtlar Panayırıyüreğime dokunan bir kadına sarılıyorum o içindeki yarayı anlatıyordu bense yaralarından öpüyordum onu geceye sızan keskin bir bıçak ortadan ikiye bölüyordu düşlerimdeki o ufacık mutluluğu ben özlemlerimi anlatıyordum ona o kaçak çay demliyordu illegal düşlerime kalbime dokunan bir ele uzanıyordu elim sanki mavi bir buluta dokunuyordum içinde ağıt olan içinde sessizlik olan içinde çığlık olan biraz özlem biraz ölmek biraz yaşamak ve biz olan mavi bir buluta adının geçtiği bir şiirde nasılda kalbim titriyordu nasılda göğsümde çiçek açıyordu çatlayan ellerime bahar geliyordu gülüşlerim sevinçlerim birbirine karışıyordu geçmek bilmeyen günler sabah olmak bilmeyen geceler doğmak bilmeyen güneş gelmek bilmeyen özgürlük susmak bilmeyen acılar durmak bilmeyen özlem nasılda şiirleşiyordu biz gibi sende şiirleşiyordun yaraların iyileşiyordu acıların diniyordu özlemlerin bitiyordu gülüşlerin güneşe benziyordu o simsiyah gözler nasılda ışıldıyordu siyah bir inci gibi ve en olmadık suskunluklarda en olmadık senlerle sevişiyordum sen kalbimin en mahrem yerlerinden vuruyordun benimse senli düşlerim gurbette kalıyordu hiç var olmayan bir mutluluk gibi zamansız bir yaşamak gibi zamansız bir ah gibi zamansız bir ölüm gibi nasılda şiirleşiyorduk sen bendeki kendine bakıyordun bizdeki bana bizdeki sana bizde biz varken dünya ne güzel bir yer oluyordu nasıl yaşanılır nasıl sevilir anlıyordu insan öyle Sensiz kalmış ki kalbim sanki kalbimin her zerresi aç kurtlar panayırı gibi herkes bir parçasını öldürme peşinde kalbim her an ölmeden çık gel sevdiğim İbrahim Dalkılıç. 06.10.2020 03.15 izmir |