KUŞATMA
seni düşündüm yine
hiç aklımdan çıkmayan gülüşünü gözlerini düşündüm sesini kirpiklerini kırılgan kalbini ve bir sokak ortasında kalmış gibiyim seni aramakla geçen günlerde seni özlediğim gecelerde kendimi idam ettiğim yokluğunda kalıyordum dünyanın tüm acılarını avucuma alıp bir taşı sıkar gibi sıktım taşa can verir gibi anıları özlemleri çocuksu yanlarını kalbime merhem ettim yokluğunun hükmü altında kaldım yasak bir mutluluğa sessizce yasak şiirler okudum şimdi sen karşı cepheden bana savaş açmışsın sevgilim kalbim top atışları altında kalmış düşman tarafından kuşatılmışım belki ölümle burun burunayım belki ölmek için son kez gülen gözlerini görmek için direniyorumdur ve sensizlikte bir ölümdü sensizlikte en ölümcül yanıydı kalbimin ne zaman yağmur yüreğime inse bir poyraz tenimde çiçek açıyor neye benziyor özlemek tarif edemem belki bir darağacında şarkı söylemek gibi yada gür bir sesle slogan atmak gibi sen attığım bir sloganda özgürlüğe olan inancımdın özgürlüğümden vurdular beni sevgilim özgürlüğümden vurdular sokak lambaları söner sönmez bir sigara daha yakıyorum it gibi korkuyorum karanlıktan it gibi titiriyorum sanki dilsiz kalmış kalbim evinin yolunu şaşırmış bir kuşatma altında kalmışım çıplak üşümüş dilsiz şimdi sen karşı cepheden bana savaş açmışsın sevgilim bense karşında durup boynuna sarılıyorum saçlarını okşuyorum kirpiklerinden öpüyorum ne yitik bir ülkeydim nede keşfedilmiş bir ülke şimdi neremden vurmak istiyorsan vur beni bir kar tanesi gibi kırılırım kırılırım sesimi hiç kimse duymaz şimdi bir ülke gibi kalbimi versem sana ellerimden tutar mısın yüreğime karşılık ellerimden tut sevgilim ellerim sensiz bulanık bir şarap gibi, küf kokuyor ibrahim dalkılıç 17.09.2020 22.50 izmir |