VEKİLŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Vâh ki;
İnce bir hastalıktır, sâfir sesinden arda kalan...
*.*.*
Sen nereden bileceksin ey !.. Adımların ıradıkça, bağrımda korlaşan yürek sesini. Gark olduğum ummandan kesilip, Kınayıcılar bezminde iç çektiğimi. Gözlerimi kaplayan gecenin, Uyruğummuş gibi sardığını her yeri.. Nereden bileceksin ..! Sadrıma sökün eyleyen gözlerinin; İki kanlı muhalif, sus bilmez iki sayha gibi, Yürek odasında gam şerhettiğini.. Ruhuma depdebeli harfler basan o iki râvinin; Uğruna verdiğim her cidâli âmâ edip Dirliğimi muhâl, İçimi harman ettiğini.. Ne bileceksin.. Yavuz kasırgalar ortasında, Kör ve lâl olana dek bekletip Seni ruhumdan cezm’ ettiğini .. Hüma... 🕊️ |
Ey Sükûti, Sitemin tipi fırtınası gibidir, diyecek sözüm var lakin parmak uçlarım muhalif...Elime sözüm geçmez lakin sırtım sırtım kâvidir.
Yükünü sezdim, Kapını çaldım, Fırtınadan duyuramadım!
Aç kapıyı, doldurduğun şeleği sen vur sırtıma, öf dersem lâl olayım...