Gidecek Yerim Yoktu
sen aklıma düştüğün bir gece
boğazım düğüm yumağına dönmüştü kızıl bir karanfil gibi kanıyordu yüreğim oysa kar altında kalan dudaklarım nefesini arıyordu gözlerini arıyordu sesini sevdanı karanlıktı gökyüzü pencerem aya kör kalıyordu bir şafak vakti dilsiz özlemler sığınağında göğsümün üstünde sen kendi yatağında uyuyorken benim yatağımda sen vardın nasılda doyasıya ağlıyor gözlerim sanki bin yıllık yağmur biriktirmiş çatlamış topraklara ağlıyor kurumuş çiçeklere uçurtması kaçan çocuklara öksüz çocuklara aç, yoksul sevdalara ölen yaşamlara ölen özlemlere ölen umutlara ölen yarınlara birazdan kuşlar uyanmaya başlar şehir sessizliğini kaybeder evler güneşlenir yollar aydınlanır dağlar türküler söylemeye başlar çocuk sesleri yankılanır korna sesleri adım adım ayak sesleri ben karanlıkta kalırım karanlıktan karanlığa koşarım ne zaman bir düş kurmaya kalksam düşler yıkılır der susarım deli dolu bir özleme sırtımı yaslarım derdimi anlatırım dert ortağım olur karanlık iyice pencereme dayanır karanlığa meydan okurum dudaklarım ıssız çöller kadar sessiz kışı aratmıyor derime işleyen suskunluk parmak uçlarımda uykusunda bir kadın teni kıvrılmış öyle güzel uyuyor ki uyandırmaya kıyamıyorum dikenli bir güldü dili sessizce kanatıyordu sen git diyordu öl der gibi gitmekle ölmek arasında kalıyordu sevinçlerim merdiven kurup gökyüzüne kalbimin cenazesini yıldızlara asıyordum nasılda doyasıya ağlıyor gözlerim sanki bin yıllık yağmur biriktirmiş çatlamış topraklara ağlıyor kurumuş çiçeklere uçurtması kaçan çocuklara öksüz çocuklara aç, yoksul sevdalara ölen yaşamlara ölen özlemlere ölen umutlara ölen yarınlara kar sesi kadar soğuktu yokluğun ne zaman seni özlesem yüreğimi çiğ altında buluyordum sanki dünyanın diğer ucunda bir zindandayım yüreğimin sen tarafı çok üşüyordu enkaz altında kalıyordu yüreğim dört tarafım seninle çevriliydi ama gidecek yerim yoktu İbrahim Dalkılıç 27.08.2020 05.35 İzmir |