DERVİŞ...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Seğiren gözlerinde mevsimin ulvi yönelişler saklı makberin selama durduğu kıyısında yüreğin, zemherilerden çaldığım kardelenleri armağan ediyorum kuşların kırık kanatlarında donan varlığıma ithaf en Yörüklerin kaybolan gölgelerine atıfta bulunan bir semazen gibi döneniyor ve yükseliyorum. Yansızlığın ve yalnızlığın ç/ağrısında saklı içimdeki kayıp mevsim ve şah beyitler adeta İlahi yalnızlığa atıfta bulunuyor: bu ben olamam, demenin mealidir belki de vücuduma yayılan sızı ve işte dorukta bir tebessüm ile kesişiyor ruhum yorgunluğumu yok saydığım: artık ölmem an meselesi, sevgili derviş: sen ki doğan güneşin huzmesinde alıp veriyorsun nefesini boş yere beklemediğimi biliyorum artık ve tanrısal bir çöküşü simgeleyen münafık gölgeleri de dilediğim gibi yok sayabilirim. Ben bir düşüm, matemin gövdesinde soluklanan Ben bir afaki vazgeçişim Kendinden emin bir fani Hiçliğin doruklarına sızan kanım gibi İçimde gezinen beyitler Aşkın ve mevsimin recim edildiği. Benim artık bir öyküm yok, Derviş Bir sandukam da yok: Yokluğu hilal bildim aşkı eviren Yalnızlık gibi Sahip çıkan illa ki Rabbim solumdaki gizeme. Öncemde saklıydı düşlerim Kimi zaman mevsimi ve acıları dilimlediğim Yürek sızımda yükselen dumana şerh düştüm Matemin gölgesinde Seyyah yüreğim Aşkı ve Rabbimi hatmedip İçimdeki masumiyete öykünen şiirler gibi Nöbete durdum her gece Verdiğim her selam ki dönüşü olmayan yüreğime Sonra ne mi oldu, Derviş? Uykundan uyan da anlatayım Dillenen acılarıma ortak ol sen bari Sessizliğin ve yoksulluğun ulvi acılarında Biledikçe yüreği erdim nihayetinde şafağa Hatta şafağı atan yıldızlar gibi Gezindim biteviye Hasret dolu gezegen dar geldi içimdeki enginliğe. Yetmedi, yetmedi, Derviş: Üzerime gelen her fani özümsedi önce hiçliğimi Varlıkları satılmıştı bazılarının: Ütüsüz cübbemle salınırken ben hece hece Bir de kat izi yorgunluğun çapaklanan mevsime Atıfta bulunan rüzgâr gibi Sürükledim içimdeki bedeviyi. Satırlarıma kon, Derviş ve sakın ama sakın Devirme gözlerini Elemimle doluyum Aşkın rabıtasında çözülen düğümler gibi Kendimdeki hiçlikle uluyum Nihayetinde çömeceğim kabrime Gelen giden olsun olmasın Yatıp da huzur bulmalıyım Bunca dünya telaşı ne ki g/özümde? Hamt ettiğim kadar zengin Yol aldığım kadar müreffeh Şakıyan yüreğimi demle şimdi maneviyatın elleriyle Olmadı it itebildiğin kadar Sinemde yangın belki de yorgun falların Rüzgârıdır aheste yaşayan insanların da Kendi elleriyle kazdıkları mezarı Ne zamanki şirk koştular Rabbime… Sözüm söz, Derviş Araf’tayım ya da can pazarında Ne isyanım saklı ne serzenişim kürediğim rüyalarımda Allah rızası için düştüm yola bir kez Kem gözlerden sakınıp da düşmedim içine Cehaletin Saçlarım ne sırma ne uzun Aklım da ne kısa ne yorgun Ömrümü heba ettim ben bu ulvi aşka Görünmezliğimle baş başa İnandığım kadar huzurluyum Duyulmasa da sesim Duyana müteşekkir Yalnızlığım da g/izim insanların gözünde. Yâd ettik madem acıları Örtün hadi örtün üstümü dualarla: Baş başa kaldığım her acı ve Mevla’m Kaybolmak ne güzelmiş, be Derviş Bulana ve buldurana şükür yüklüyüm Ömrümün açan son goncasında. |