GeldiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Merhum Karakoç’un;
Gergin uykulardan, kör gecelerden Bir sabah gelecek kardan aydınlık. Sonra düğüm düğüm bilmecelerden Bir sabah gelecek kardan aydınlık. Gökten yağmur yağmur yağacak renkler Daha hoş kokacak otlar, çiçekler Ardından bitmeyen mutlu gerçekler Bir sabah gelecek kardan aydınlık. Vurulup ömrünün ilkbaharında Kanından çiçekler açar yarında Cümle şehitlerin omuzlarında Bir sabah gelecek kardan aydınlık. Işıklar dal-budak, her kolu İslâm Gönüller, yürekler dopdolu İslâm Tek ölçüsü İslâm, tek yolu İslâm Bir sabah gelecek kardan aydınlık. İzmir’in sağından, Van’ın solundan Erzurum, Edirne, Hatay yolundan Kapı kapı tekmil Anadolu’mdan Bir sabah gelecek kardan aydınlık... şiirine naziredir {!}.. Ve o sabah geldi nûrdan bir anlık, Zifiri karanlık aslına döndü. Ateş kardeş oldu; nâr ve seyranlık, İnna lillah... dendi sırrında söndü. Doğular batılar hercü-merc oldu, Med ve cezir... artık vâdeler doldu, Namahrem ağacın dalları soldu, İnna lillah... dendi sırrında söndü. Bir ferman ezelden kuşanmış idi, Büsbütün olanlar yaşanmış idi, Yar olmak evvelce bir şanmış idi, İnna lillah... dendi sırrında söndü. Can verir can bulmak ümidiyle cân, Ân gelir boşalır oluk oluk kan, Bir âh kalır yalnız ciğeri yakan, İnna lillah... dendi sırrında söndü. Bize mevsimlerin ismi hep bahar, Zemheri kor olur karakışlar nâr, Hakîkat kül olur, rüyalar nehar, İnna lillah... dendi sırrında söndü. Semâda kanatlar çırpmakta kuşlar, Dümdüz vâdilere döndü yokuşlar, Bir nazar ki... hezâr oldu bakışlar, İnna lillah... dendi sırrında söndü. Nihâyet bir âyet âşikâr oldu, Yûsuf’un rüyâsı bize yâr oldu, Kara koç bizlere bir şiar oldu, İnna lillah... dendi sırrında söndü{!}.. *o “innâ lillâh”ın sırrına döndü {!}.. |