14
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1331
Okunma
özlem dolu ateşi çoktur bu kentin
Hasretin eser dar caddelerinden
O an daralır nefesim
Bir har için de boğulurum
Sen benim en sevmediğim sessizliğim
Konuşmak tan öteye suskunluğum
İçimde acıyla büyüttüğüm küskünlüğümsün
Umudum yok gelecek güne
Saatler sinsice yiyip tüketirken ömrümü
Hevesle bakamıyorum yarınlara
Ellerimde hasret mühürlü bir mektup
Dilimde hiç susmayan hicran türküsü
Her yeni gelen gün telaşa salarken sensizliği
Bu kentte
Güneş teninde sönüp, gözlerinde doğmalıydı
Gözlerin hayallerime zifiri karanlık
Bakışların dipsiz kuyu sevdalı yüreğime
Kaldırımlarında diz çöktüğüm bu kent
Kendince yazarken fermanını
Saçlarımdan özlemler dökülür ayak uçlarıma
Bulutları hüzünle ağlatıp
Her damlasında seni diletirken yağmurları
Sen ve ben sevgili aynı buluttan yağar
Ayrı ayrı düşeriz şehrin sokaklarına
Ayrı ayrı yok oluruz meçhul topraklarında
Her akşam
Issız bir ay doğarken bu kentin üstüne
Kat kat olur gecemin koyuluğu
Sönerken yıldızların son umut ışığı
Başlar ruhumun karartma geceleri
Dua’dayımdır yitik aşkımın darında
Tenimde ecelsiz ızdırap
Düşlerimde acılar
Karanlığı sevmek gibiydi seni severken aşk!..
Aklım mesken tutsa da bu yabancı kenti
Yola düşse de ayaklarım
Sırf sen varsın diye sevgili
Yüreğim tutsak kalır bu kente
Zincirler vurmasana sevdama
Biliyorsun...
Ben seni dün de seviyordum
Bugün de seviyorum
Her şeye rağmen seviyorum
Bu şehri ışıksız sevmekti
Karanlıkta yaşamaktı
Gelmeyeceğini bile bile
Gündoğumuna kadar seni beklemek
Ve prangalarımdan kurtulup
Bu şehri terk edememekti seni sevmek!..
Son olsun diyorum sevgili
Son olsun
Artık bir Hazan sabahında uyanmayacağım
Sonsuzluk uykusuna dalıp
sana bir şiir daha yazmayacağım
Bu kenti senide unutacağım
Acılarımı koynuma sarıp sarmalayıp
hüzünlere eş olup
Bu kenti terk edeceğim
Hüzünlükent~
5.0
100% (17)