İSPİNOZ
Poyraz vardı...
Kabarmadaydı deniz, Huysuz. Zaten yürümüyordu... Oturdu. Diğeri hala ayaktaydı Diretiyordu... Gökyüzüne baktı, parça parçaydı bulutlar Tıpkı... Gölgeleri yapışamıyordu dalgasına denizin... Balıkçıl gördü birden, ne hızlı daldı! dedi. Sence nereden çıkacak? -... İçini heykelleştirmeye çalışmakla meşguldü diğeri. Balıkçıl çıktı sudan, gagası boş. Dalgaya paralel uzunca uçtu. Poyraz dağıtmıştı saçlarını Dağılan sadece... Eliyle tutarken havalananları, bakış yakaladı tanıdık. Tek gözünü kapadı, fersiz güneşin önündekine Sen hiç ispinoz gördün mü? dedi Nasıl bir şey? küçük mü? -... Sessizlik üşüttü... Başını indirirken bir damla su dokundu şakağına Dalgalara baktı. İç çekişini duydu başında dikilenin an sonra Bakmadı. Poyraz vardı... Evrende bir yerde bir nebula tam tur döndü beklerken durdurduğunu veyahut öyle sandı. Zaten yürümüyordu... Ama... -Kalkalım mı artık? Üşüteceksin, hem ilaç vaktin geldi, yediğin içini tutmaz. ... İçine deniz oturdu. Yosunlar vurdu ayak dibine Karmakarışık, sarmaş dolaş... Kalktı oturduğu kayadan. Kalkınca, kaya kum oldu... Eteğindeki kumları silkeledi, Perçemini kulak ardına kıvırdı. Baktı an kadar güneşin önündekinin yüzünde parlayan sudan ize, İz tonluk bir çivi... Canı yandı... Söylesene ispinoz nasıl bir kuş? dedi Gözlerine baktı. -İspinooz... Elini tuttu, evet! dedi ispinoz! Poyraz vardı. 14.07.2020 |
yolumuz sevdadan geçtikçe martılara simit atmışlığımız
ya da kıyamadığımızdan denize geri bırakmışlığımız da vardır balık denilenlerin küçüklerini.
şiir.
bir akşamından bir karanlığına belki insanın
ve belki sadece keşke saçları dağılsaydı dedirten....
eyvallah.