NEREDE ÇOCUKLUĞUM?
Hani yarın bayramdı, çat kapı geldim anne
Doya doya uzansam dizlerine! Suçumdan bahsetmezdin, ceza mıdır yokluğun? Ne taze mahlep kokusu... Yosun tutmuş tahta oyuncaklarım. Soğurulmuş hatıralar Hep mi susacaksınız, nerede çocukluğum? Umarım düne dair bir şeyler konuşurlar Damlarda yuvalanmış üveyikler, kumrular Ben de bu evde doğdum. Ekmeğimi bölüşürdüm kış boyu Dar sokaklar ıssız, mevsim ilkbahar Neşeyle uçarsınız, nerede çocukluğum? Patiska mintanlarla, kara lastikler giyer Yamaçları, düzleri hasıra çevirirdik. Gah düştüm, gah doğruldum. Değişmiş mi tabiatın karakteri, dokusu? Bir yudum suya aç, kadim topraklar! Salıncaklar kurduğum kestane ağaçları Yağmurda saklardınız, nerede çocukluğum? Teğet geçerdi acılar, cenaze alayları Hayata dair başka ümitlerimiz vardı. Minyatür kaleler, köprüler kurdum Ezbere koşardık okul yolunu Fi tarihinden kalma Arnavut kaldırımlar Aynı kulvardasınız, nerede çocukluğum? Vaktiyle bu civarın en gözde bekarıydı Boşuna sevmişim Güzide Ablayı. Saçlarına beyaz güller takardım Başına taç yapmış elin oğlunu. Belleğimde canlanan vefasız hatıralar Su gibi akardınız, nerede çocukluğum? Gönlümün kıyısından bazen güzeller geçti Şu zalimin yüzünden harcadım gençliğimi. Çoktan beri yorgunum. Baba ocağımın ateş komşusu Uydurukmuş meğer cümle masallar Bari şimdi kanmasın, nerede çocukluğum? Ömer ÇELİK / 13.07. 2020 |