Döndüm ve hiç korkmadan dedim ki; "Ana' dedim, Şahadet"
İçimin içime sığmadığı zamanlarda ağlardım çocukken.
Yazmak aklıma bile gelmezdi. Anam çay yapardı, beş bardak içerdim. Ben hayatımda beş bardak çayı ancak anam varken içmiştim. Ben hep anama hayrandım... Anam ki şalvarıyla tarlada çalışır, ahıra gider ineklere bakardı. Sonra gelir beni döverdi. Ele avuca sığmaz hoyrat yaramaz bir çocuktum. Sonra babam gelirdi camiden cuma vakitleri. Ben hep babama koşarak büyürdüm. Kapıda, merdivende o soğuk betonda saatlerce otururdum. Ne zaman ki köşeyi döndüğünü görsem, Bütün ayaklarımla, bütün çocukluğumla koşardım. Koşardım... Düşmeyi yaralanmayı hesap etmeden. Yine Halley getirmişmidir acaba? Bakardım ceplerine. Her cuma... Her cuma mevlid olur sanırdım. Mevlid olmadığı zamanlar bile alırmış meğer. Bütün kardeşlerimden dayak yiyerek de olsa büyürdüm. Küçük olunca, bir de benim gibi çocuk düşman başına. Bi babam korurdu beni. Ne zaman vukuat işlesem koşardım babama namaz kılarken namazlağanın önüne geçerdim. Beklerdim öyle... Karşımda ablam sabırsız öcüsünü almak için bana bakıyor. Babamdan torpilliydim yani. Ama anam affetmezdi hiç bir zaman. Elinde oklavayla bir süvari gibi gelirdi, ablamı da beni de oracıkta sererdi yere. Sonra elindeki oklavaya acırdı. Velhasıl her gün oklava kırılırdı bizim evde. İşin tuhaf yanı ise oklavaları da babam yapardı. Allah var iyi bi marangozmüş. Anam da az değildi, üzerimizde baya bi çalırdı. Öyle deyip geçmeyin, anne dayağı da sanat eseridir. Aşka dahildir. Sevdiği zamanlar olmadı mı? Oldu. Kucağına oturturdu beni dualar öğretirdim ona. Okuma yazma bilmezdi garip anam. Ah... Ayaklarına kurban olduğum... Anaların ayaklarının altını öpmenin cennetin eşiğini öpmek olduğunu anladığım gün, geç kalmıştım. O gün, işte o gün; "Korkacak yaşları atlayarak büyümüştüm." Hatırlıyorum şimdi, hayal meyal o gün yüzüme bi baktı. Oğluna... "Allah senden razı olsun." Dedi. Öyle hazin, öyle garip bir bakışı vardı ki. Anlamadım. Aldırmadım, çocuktum... Bir hal vardı yüzünde. Ölüm... Dört kişiydik o gün. Anam babam ben ve Allah. Ayaklarımızın altından son sürat giden bir asfalt. Fren patlamış, direksiyon başında Azrail. Mühlet dolmuş. Döndüm ve hiç korkmadan dedim ki; "Ana’ dedim, ’Şahadet getirin, gidiyoruz..." "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûluh." Gözlerimi açtım, sağımda anam solumda babam yatıyor. Heyhat! Ömer Altıntaş (2008) |