Pencerelerinde aksayan müslüman çocukları dünyanın
Onlar..
Adını bilmediğim çocukları, en çok onları sevdim bakınca dünyaya. Ölmek üzere olan yerde yaşıyorum Utanıyorum inatla yaşamaya cüret eden iştahımdan Utanıyorum, her doğan güneşin, bir çocuk ölümü teşkil ettiği bu zamandan Onların İnançları vardı, sağlam, zalimin karşısında gururlu. Ölümleri çekerdi onlar, Pencerelerinde, patlayan bombalar dururdu Otururken bankta yahut yatakta yahut her yerde Ağızlarında şahadet, korku bir gülümseyişle Ölümle, Ölümle oynayan çocuklardı onlar.. Zulme karşı, kim var dediklerinde, Biz varız diyen fırkaydı onlar. Minicik gövdelerinden akardı acı dünyaya Son kırmızı gülleriydi onlar yerde yatan solmuş dünyanın.. Benim Bu acıyı sarmak boynumun borcu Onun içindir ki, Her gün uyukularda ölümü kurcalıyorum Sıkıntının sertleşen yerine, öfkemi vuruyorum Vuruyorum gözlerimi gülümsemeye meyil ederse diye Vuruyorum kursağıma Bir damla dahi geçmesin kursağımdan bu acı diye İşte koyuyorum gövdemi namlunun ucuna Kanatıyorum ellerimi militan yaratmak için Kanatıyorum dişlerimi sıkmaktan Bir uğraşı arıyorum artık ölmek için Ellerim, ellerim, ellerim bomboş... Her kıldığım namazdan sonra, belki bir azap belki bir kıyamet tahakkuk eder diye ümit ediyorum.. Ölüm, ölüm, ölüm Bir sela sesi değil, Onlarınkisi şahadet meselesi.. Ömer Altıntaş |