"SESİMDEN SOYUNSUN ÇIĞLIKLARIM:"
Sen öyle bir başına kendinin;
öyle bütün, paramparça aynalarda.. Sen öyle uçurumların baş ucunda ayakta yaşamış... Umutlu bekleyişlerin avlusunda yanılmış, yaralanmış da uslanmamış... Her şeye rağmen, tutkularından, anlamlarından caymamış... Sen öyle kalabalıklarda yalnızlaşmış, yalnızlaşmış da vicdanını kimselere pazarlamamış. I Dünya denen şu ıssız ve ısınmayan yalnızlıkta, damarlarımda dolaşan taze bir kansın... yıllardır çürüyen belleğimde biriktirdiğim soruların yanıtısın... Sen, karanlık tünellerinde ömrümün, o, uzakta görünen umut ışığımsın... Ben ki, saçlarını giyinmiş, saçlarına yenilmiş rüzgar... yüzünün tenhasında gecikmiş bir gülümseme.. Belkide dudağının kuytusunda yorgun bir dua... II Bir sonbahar hüznüyle derinden çekilen bir off olman düştü benim payıma; oysa taze bir umut gibi iliştirmiştim seni her yanıma... Bilsen, ne soğuk akşamlar gizliyorum şu naçar ömrümde... dışarıda gürül gürül akan bir hayat, bense İstanbul’un ortasında mağlubiyetlerime gülümseyip, yüzünü arıyorum. Yüzünde belki yitirdiğim her şeyi... Yüzünü arıyorum; ve dayayıp ağzımı aşkın bereketli memelerine düşlerimi emiyorum... III Ve sonra Kadıköy iskelesine yanaşıyorum; fırtına sonrası limana sığınan bir gemi gibi.. ve "hâlâ bakabildigim temiz bir göğün olduğuna minnet duyuyorum." ve denizlerin genişliğine... yazabiliyor olmama seviniyorum, gülümsüyorum.... Ve hayatın zalim çehresine bakarak, dedim ki: sen upuzun yollarda yürümeyi büyütüp, hasretine koşarsın- da, bir bakarsın kar boran vurmuş ömrünü. "yıllar ve yollar el sallıyor ardından." IV / Herkes kavuşur oysa bir gün; kavuşmayan ayrılıktır... ve bir de sesim... sesim kavuşmaz susuşlarıma. / V Üstü kabuk bağlamış, ama içi hala kanayan yaralarım var benim... senin moda gecelerin, benim sancılı, varoş hecelerim; senin yatak üstü aşkların, benim akşamüstü ayrılıklarım... VI Bir sonbahar hüznüyle derinden çekilen bir off olman düştü benim payıma... oysa taze bir umut gibi iliştirmiştim seni her yanıma... Kanayan türküler düşsün benim payıma, örselenmiş özlemler... sabrımı sınasın hasret, yollara koyulayım... sahtekar aşklarda yorulayım, yanılayım! ben, hep kanamış bir umutta, aynı saflıkta kalayım... Gelip geçen yılların ablukasında, üflemekte soğutmuyor her yarayı, biraz türkü basayım.. Kanayan şiirler düşsün benim payıma... Sancılı akşamlar, acıtan şarkılar.. Bana iç burkan günlerin acısı, bana vicdanı sızlatan yaşanmışlıklar... Varsın "hüzün koksun her mevsim..." varsın çürüsün yüzüm, hasretin eskiyen yıllarında.. yüreğimin çığlığına tırmansın sesim... bir an, dünyanın bütün fay hatları benim içimden geçsin; bütün bıçakları dünyanın benim için bilensin.. Bana ver ( sesinin değdiği şarkıları.. ) sokakların ıssızlığını, hain tuzakları, uçurumları, çarmıhları, kışları, ayazları, yalnızlıkları... bana verin evlatlarını yitirmiş anaların acısını.. "Sesimden soyunsun çığlıklarım.." İhanetin ayazında üşüsün şarkılarım. Birdal Erdoğmuş - |