Alazaç yavan soframızda aynı başa amade, senle aynı minderde bağdaş kurup aynı şehrin tozunu yuttuk.. kaç gece yıldızlarını kara gözlerine şahit tuttuk... sevilelim derken sevmeyi unuttuk.. hangi uykularda minik,korkak kahkahalarımızı avuçlarımıza kapak ettik.. soluk alıyor yerde yatan çocuk bak doğan ay’a inat.. kocaman şehirler alev topu gökten doğan şems’e inat.. acele etme.. ha geldi ha gelecek malik. bugünde alaz alaz çekecek gayyâ. beni seni hepimizi... yine de caymayacak. elinin turası var dı zarlarda altı’ya vuruyordu. akrebin kuyruğu on-ikide israfil’in nefesi sur’da. ne eksik ne fazla.. kırdın neferi kırdın tümden zor setleri örüverdinde zalimin bayrağını çektin göklerine! sızmadı güneş, sızmadı ışık sızmadı ’insanlık’ .. .... iki çığlık arası ’mutluluk’ olur mu. insanlık ateşe verilip.. meydanlar susar mı. ne çektiysek bu illet merhametsizlikten ne gördüysek bu vefasızlıktan... ne yaşıyorsak kendimizden. Kayalıklarda oyulmuş pervasız gözlerimize göğsü kopmuş anneleri şahit ettik.. çarptık, vurduk bedenleri duvarlara. kanla çiçek süsü verdik! betonlar buz! çengeller kırık! örselenen yiğitlik artık dudaklarda en hazin türkü.. sen aç , ben aciz.. sefalet içinde adap hicaz. emzikten düştüm düşeli aşinayım genzimi yakan bu kokuya. muptelayım bu sese alışığım bu mateme.. ha var ha yok! ölmeninde bir kalitesi var çocuk iyi bak şimdi ezberine çek bu yüzleri sana kıydılar.. onlar değil ben kıydım. önce gözlerinden çektim mile düşlerini aldım en güzel gecede.. unutma... unutma beni unutma katillerin bayrağını. unutma nankör nefesimi ... soframa bak soframa tasımda kaç bebeciğin gülüşü saklı. tabağımda kaç anne gözbebeği... bardağımda ağlamam diyen adamların ölesiye ağıdı... hangisi kaşık sesi hangisi siren sesi hani nerde zillet bunlar hep illet sonu mazeret... hepsini hem de hepsini tanıyorum. görüyorum. yiyorum. içiyorum. ve susuyorum dilimin altı ölümüne kavruk..... sivri dillerin alayı çirkâb-i mezellet sen ve ben... ne güzeliz yine biz bize kaldık bak? .... ____ Belma. |