Tan vakti
vicdan emanet yükü bilirim..
elest bezminde yemin eden evliyânın gözlerinde düşerse beyitlere fecr kızıllığında yeniden doğar mevsimlere... .. .. emaneti kaldıramayan göklere meylim.. sızlatıyor zaman emiyor gayyanın kan yangını söyle! yokluğun matemi kaç vardiya? kaç zincir berelendi dehlizlere? şimdi... suskunluğumu da bohçalayıp içimdeki vebalı akşamlarla en çok anneme yakışan ağlamalarla nârına düşeceğim birazdan .. evet birazdan bir yağmur tanesi gibi.. her vakte aksıran rüzgar gibi.. sandukalara kaldırılmış cesetler dudaklarım ’tan vakti’ fersiz.. her adımda yara bere içinde.. yoksan.. sureti âyan renklerim vurulur çoban ıslıklarında.. .. yokuşlardan sessizlik ifadesiz iner nakkaşların ellerinden.. yas bağlar kırbaçların ucu mültecidir doğuşum sarılmaz güneşe.. .. çoraktır yüzümün öksüz tabakası şefkati ar bilip öp kederimden nefessiz şimdi.. ben omuz başında ölüşümü haykırırken toprağa.. avuçlarımı işgal et yanıbaşında kavrulsun zifiri kızıldeniz.. mahzun odalarda başı okşanmış yüzü kan tutan bir çocuğum şimdi budanan dal parçaları gibi ellerimde zaman.. sığınmışken çaresiz yusuf’un mintanına cennet bilmişim züleyha’nın aşkını .. ’’göğe çizdiğim yemyeşil sonsuzlukta ben sana s u s u y o r u m..’’ Belma. |
üstadım, ablam, kardeşim her ne dilersen onu hitap olarak alın yüreğinize ...
çok etkileyci..
Muazzam bir kaleminiz var