Ar'sız
’’ey ayrılığa gebe gece!! ne desem sûreti ar’sız..
ne yazsa divit a s k ı n t ı hicrâna..’’ ve ey sen arlanma bilmez ve ey sen uslanma bilmez dem vurma sevdadan unutulmuşluğun mühürlendi artık! .. kusursuzdu can yurduma son bakışın boynuma karakışlar mesken kurarken fırtınan gönül kafesimin sırrını yıktı geçti.. şimdi eylenme baş ucumda durma sen git! ben toplarım ardında kalanları.. kirpiklerimden dökülürken sevmelerin sanma sarılırım gittiğin yollarına dilime yama olurken sözlerin kaygılanma.. şimdi eylenme baş ucumda duyma sen git! ben çekerim gözüme sürme diye kahrımı.. .. deva ararken ellerim menzilinde ölüm düşlerinle kırdın gök kubbemi zindanın vuslatı dilenirken hekimden kırıldı sesin tam orta yerinden haydi şimdi doğrul yerinden çek soluksuz nefesi derinden son kez bak olduğun yerden.. gör! nasılda yaktı kızıl renklerin alacası tasalanma.. şimdi eylenme baş ucumda bakma sen git! ben merhem olurum ufalanan kalbime.. .. .. ’’artık ürkmüyorum.. zift kokuyorsa her manzara küflü bir gün merhaba desede yüzüme pusulada yine ayrılık nifakları cirit atsada titremiyorum yokluğunda..’’ Belma |
Peki ya ar’sız!?
Sende sevildin...
Kutlarım.
Saygı ile....