ElizaMaurice gecenin bir yarısı uyandı hızla çarpan yüreğini avucuna alır gibi yaptı göğsünü ovaladı.. Başucundaki abajurun düğmesini büktü akkorlaşan ışıkla sarışın oldu lamba.. Eliza’nın çocuksu bir hali belirdi usunda Yüzünde acı bir gülümseme kıvrandı.. sehpadaki soğuk kahvesini konyakla kardı dar balkonuna geçti Şanzelize’ye uzadı bakışları renkli genis cadde küçülmüş gibi siyah beyazdı tatsız tuzsuzdu her yer.. Bed beniz atmış bulvarda Kambur duruyordu sıra sıra ağaçlar Elizayı arar gibi taradı çevreyi gözleri tütününden derin bir nefes çekti eğri bir duman uzadı caddeye kestane ağaçlarının arasından sabaha kadar gündüze uzayan gecenin açılmadı tonu.. şehri yas kuşatmış serseri bir kaç ışık.. omuz atmış yollara muma dönmüştü cadde.. akromasi görüşüyle siyah beyaz bir film gibiydi Şanzelize.. Bulvarın ötesinden " quoi tu penses dis" şarkısını duyar gibi oldu Elizanın en sevdiği şarkıydı hatıralar hiç gitmiyordu aklından beklemiş şarap misaliydi anıları..  quoi tu penses dis rüzgar gibi gelip geçiyordu .. .. her yâd ayrı bir tat apayrı bir lezzetti Belli belirsiz ağaçlar arasında görünür gibi oldu silüeti Sert biçti makas içindeki özlemi taştı duyguları neredesin Eliza ...Lütfen uyan lütfen uyan o çok derin uykundan.... esinti duydu yüzünde ürperdi..... ateş böceği gibi uçuyordu Eliza hayalle gerçek arası.... radyo dalgalarında çırpınır gibi şarkı boğuluyordu kulaklarında  quoi tu penses dis  quoi tu penses dis ne düşünüyorsun ne düşünüyorsun Ve sen duyduğunun rüzgar olduğunu sanıyorsun .. .. Maurice... Et toi tu crois C’est le vent Que tu entends Eliza Eliza .. Rana |
ilhamınız daim olsun