Taksim Beyoğlu yollarında...
Işıksız han kapılarına
-Gece renkli- adamlar tünemiş Gözleri mor ametist ... Her ulustan gelmişler ilçe boydan boya kozmopolit ... Solumda siyahi bir junior Seri spiker edasıyla Saat satıyor Kurma düğmesinden ayar çekip Yelkovanla akrebin başını döndürüyor. Yollarda hep Pantolonlu mintanlı gözledim Eski Bey-oğullarını aradı gözlerim Skinny jean-liler çoğunluktalar Öz ile eşkali... birbirinden ayrı olanlar Enikonu açıkta...cadde turundalar.. Devrilmiş gibi binalar Islak zemine..... Küllü kıvılcımlar vuruyordu .... Pera’nın rüsvaline.. Kırmızı dev oyuncaklar geçiyordu ray üzerinden Tekerleği demirden... Filinta gibi.... cakasını sata sata...tarih kokan dokusuyla... Transit gölgeler oluşuyordu yol kenarlarında... Sağa sola sallanan pejmürde bir asabi... Bozuk sirke tadında doluydu koltuk cebi Bir mekanın içinde yağmur damlaları uzuyordu ... Camdan çizik çizik .. Hoş bir seda bırakıyordu duygusal müzik... Adamo söylüyordu Pera’da... Humphrey Bogart posteri asılıydı Mekanda.... Şapkası Fötr.. Ceketi takım bir zat .. Zerafeti Vakur bir bayan göremedim... Eski Beyoğlu’nu ben çok özledim...... Tombe la Neige.... Tu ne viendras pas ce soir Tombe la neige ..... |