Kaçış
Kaçış
öleceğimizi bilip yolculuklara çıkardık erkenden eskiyen yüzlerin can çekişlerini izlerdik kuytularda derin derin aksımıza sarılırdık aynalardaki haliyle kendinden sfenksli bedenlerde saklardık maskeleri nemrutları dahi doğurandık biz, mahşeri kalabalıkta kanayan ağırlığı vardı sırtımızda yaraların her iki yana yaslı sözcükler kadar yayvandık aslında güneşin sarısı gibi yakıcıydı sıralı hüzünlerimiz öleceğiz koşturmacası ve hesaplaşması eşliğinde acılarımızın çekülünde kocaman ayrılıktık saklı duyguların gizemiyle sarmaş dolaş olup kudretli yanımızın yangınlarında sendelerdik dışarıda aradığımız gölgeydi oysa bilinen öleceğimizi düşünüp düşündüğümüzle yaşardık curcuna halimiz ana baba günü cehennemi andıran öleceğiz deyip, ayna gerisi bir hayalin esiriydik doğumla bölünen insanlık izdüşümünde kalan neyse sözlerde gizlediğimiz akıl oyunlarını da bilirdik sunulan bergüzar kadrajında bir hayattı bizimkisi talihe koşan çocuklarıydık işte cenneti bağışlanan zaman akıyor mahşere, budur gerçeği bilinsin sil baştan yangın yeri bütün defterlerdeki ayrıntı ruhun kaçışı an/sızın bedenin ölümsüzlüğünde izi kendine haz verip öykündüğümüzden beri bir mezar yerini allayıp pullayıp bahçelediğimiz ölümlerde boğulup cinnet halini yaşarız düzenin başkaldıran ruhlarımızın sukutunu da biliriz sürgün izleriyle mühürlenen dizlerimiz var nefesin sık alınıp verilmesi bundandır belki de ölümü sürekli tadıp da ölümsüzlüğü aradığımız gibi İlkay Coşkun 20.12.2019 |
Anlamlı mesajlar veren şiirinizi kutluyorum..