YoksunŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Biraz değişiklik olsun diye yarısını hece yarısını serbest yazdım sürç-i lisân eyledikse affola
Ahh be Firuze
bir sonbahar akşamı kendimle baş başayım penceremi açmış hazanı dinliyorum sanki sokak lambaları da üşüyor benim gibi inliyorum yerde kıpkızıl gazel çığlıkları ve gölgelerinin raksı bir ben varım gecede, bir de rüzgârın korkulu sesi Sessizlikte sensizliği dinliyorum yoksun Firuze rüyanda pencereni aç Bir şey de bir nefes saçını uzat Ellerim ümitte iksire muhtaç İstemezsen beni tekrar yere at Başka bir yerde, başka bir zamanda olsaydık mesela Uzaklarda bir yerde Bir dağın eteğinde Ahşap bir kulübesi olmalıydı belki de Bahçesinde güller karanfiller ve bir de serçeler önünde küçük bir dere Sessizce şarkılar söyleseydi mesela Salkım saçak söğütlerin altında şirin bir masa Üstünde bir demlik çay Tavşan kanı mesela, iki de ince belli bardak Çaylar dudak payı kadar dolu Sıcak mı sıcak Sevgin şeker olmalı gözlerin kaşık El ve ayak dolaşık Vay beee Her gece uyuyup uyanıyorum Gözlerim rüyada kapı sesinde Ne zaman ses gelse sen sanıyorum Ümidim zamanın mesafesinde Saçların ah o siyah saçların Perçemlerin öpüyor mu yanaklarını sahi Bana inat Kaşlarında bir dünya Kirpiklerinde nefes Nefes ki cana kafes Heyhat ki heyhat Ellerinden tutmalı, beni unutmalıydım Yoksun Firuze süzülüp gittiğin zaman Met cezir hâlinde ruhumun hâli Nasıl olacağım söyle şâd-u man Layık görür müsün böyle zevâli gece soğuk gece kör ne bir ses ne bir nefes sokakta,yoldan geçen yaşlı bir adam ve kol kola iki sevgili fısıltılarında kahkahalar gizleniyor sanki başka gelende yok köşe başında ne azsın ne de çoksun yoksun tepemde binlerce yıldız seramonide çoban yıldızı göz kırpıyor bana nerede Firuze diye susuyorum Penceremin dibinde yaşlı bir çınar ağacı üzerinde titreyen iki kumru sanki serenâd peşinde gagalarında bir dünya gözlerinde bir rüya haydi der gibi Dizinde yatarken göğe bakmalı Masmavi renklerde yoğrulmalıyım İçimden hasreti bir bir yakmalı Çıplak ümitlerle doğrulmalıyım ben içimde beni arıyorum sen içindeki beni yakarken gözlerimin önünde binlerce hatıra çırpınıyor tomar tomar toplayıp yakıyorum ve sonra küllerinden,bir demet yapıyorum belki belki bir kayıkta ufuklara salarım diye dalarım diye yoksun Firuze gözlerin sahi ne renkti Saçların güneşe yaslanıyor mu Bir zamanlar kokun hevenk hevenkti Şimdi kirpiklerin ıslanıyor mu ah be Firuze demek böyle olurmuş,hasretin tecellisi gözlerim gözlerinden ellerim ellerinden uzak,yüreğimde volkan haydi söyle sahi var mı bir tesellisi yoksun Zamanı korkutsam serinliğinde Karanlık gecede yol açsa ışkın Kaybolsak sevginin derinliğinde Sermest etse bizi asude aşkın sımsıkı sarılmalı dünyaya darılmalıydık biz biz bize yeteriz demiyor muyduk yetmez miydik sahi yetmiyormuş demek ki anlatsana Firuze hala çatık mı kaşların ve hangi çöplüğe döktün nerede kaldı emanet gülüşlerim yerini söyle bari hava soğuk buz gibi kimsesiz ve garip kalmasın çok üşür gülüşlerim yoksun Firuze menzilim obam ve ilim Bense yapayalnız çınar ağacı Vuslatsız sabahım naif sevgilim Garip kiracıyı saklayan hancı ahh be Firuze yalnız kumrularda var demek vefânın şahikâsı kulaklarımda " her yeeeeerr karanlık" şarkısı niye bu gece niye bu gece oysa biz "ben senden el çekmezem " şarkısı ile hem dem olmalıydık heyhat ki heyhat yoksun Kim bilir belki de yine bir yerde Bitecek ruhumun bu çıldırışı Ya da boynu bükük mücrim eserde Raflarda kalacak başkaldırışı ne ateşten buseler ne aşk dolu kâseler var dudaklarımda yalnızlığı içiyorum rengini kaybetmiş bembeyaz saçlarım şakaklarımda Sanki sanki Sessizce gülüyor bana ölmeye korkuyorum,bir hasret sabahında gözlerim sokağın köşe başında düşüyorum üşüyorum yoksun _______Makberî |
Emeğine yüreğine sağlık
Selamlar