Çocuklara Masalar
ben daha fotosentez yapmayı bilmiyorum
sana nasıl çiçeğim diyeyim yaralı bir şekilde atın üstünde geldin bana atında yaralı olduğunu saymadım bana iyi geliyor adalet, önce beni üzüşünü güzel temizledim sonra yarana baktım fırsat buldukça bir yaraya gözünü kırpmadan bakıldığı kadar, atın aklına sokma öyle şeyler dediğimiz şey keskin bıçak ortaokuldan alınmış ödünç bi şey yani atın aklında kalmış tertemiz bir bıçak belli ki o keskin bakışlarıyla göğe kadar koşar zaman bulursa bir kaç peygamber taşır böyle geçti günler, parlak boynuzu şimdi ikimizin arasında duruyor ama sana daha yakın anlıyorsun anlıyorsun insan boyu kadar ağlarmış en fazla o gün behçet necatigil’e kadar ağladım atladıklarım değerli şahıslar varsa lütfen affedin ipler dahil ki ipler büyüyünce adam asacaklar korkarım ve çehresine sığınırım insanın kalbi yumruğu kadar diyen kollarını güzel bir kazada unutan adamın koynuna ben seni atamasını bekleyen leylek sevdası ile sevdim akciğere tutulan bir sigara bir araştırma sonucunun sevindirici yanlarını taşıyan ve yalayan bir memeli devletinin cebine sigara parası sıkıştıran bir kiracı mezar taşına yapıştırılmış lokanta magneti gibi gerçek bir durum bu bu durum durumun sıhhati ve aklın sabitlendiği değersizlik kanamayı durdurmaya yatkın bir hayvan her şeyin sonuna L getiren adam için ne kadar gerçekse bu masa yani senin kanaman kimseyi üzmeden bana bulaşan vaziyet alınması gerekirken baskın düzenleyen gözlerine önden piyade gönderilmesi gerekirken gönderilen bu piyaz masanın şenliği bozulmasın diyedir, belki de sözünü kesmemek içindir sevgilim ölmeni beklemem. hoşçakal |
madem güne geldi şiirin hikayesi bu