ÇOCUKLUĞUM
bir garipsenmişliğim var sende
tuhaf olmamla benzeyen bir acayip ses tınıları içinde ben sende garipsenmekteyim kış mevsimini ölesiye özleyen emsalsiz ruh hallerindeyim ormanların sarp yokuşlarında salep kokuları topladım sana ama sen henüz anlamayacaksın yeni düşen çiy taneleri turuncuya aşık nilüfer çiçekleri ağaçlarda koşuşan sincaplarla sana dönüp haykırırken umarım o zaman anlarsın eski zamanlardaki kadar saf ’sanki ıssız bir köy evinde bir çocuk tuhaf tuhaf kar gecelerinde soba dibinde elektrikler kesilmişken tavanda ki kızıl alevleri uzandığı yerden seyrederken’ taşıdığı tüm masumiyet gibi sana olan içtenliğim aslında tuhaf geliyorken gerçek sevgidir hissettiğim. ve yahut aynı çocuk: ’bir yaz yağmuru ikindisinde hava rüzgârlı ve de soğuk düşen damlaları izlemek için tütün seralarına girdiğinde’ aslında düşen her damla belki de sana anlatabilmesi için bir anı olacaktır gelecekte. sesim olamaz mı suskunluğum? bedenim istanbul kadar yorgun ve düşünmekten artık çok yoruldum beni dağların yamaçlarından bırak korkma bulut sislerinde kaybolurken tam ölmeden hayallerime dalarak beni senden kurtaracaktır o hayalperest çocukluğum. |
Emeğine yüreğine sağlık
.......................................Selamlar